4 Mart 2009 Çarşamba

| Nerede manşet üstü mavi bir balta görürseniz, bilin ki o sıradan bir Türk gazetesidir... Habertürk de!

Habertürk gazetesi çıkmadan önce bir projeksiyon yapmış ve “Üçüncü Haberturk yumurtası sepete düşüyor! Hadi hayırlısı...” başlıklı yazımda “Reklam filmindeki gazete örneği, gazete tasarımı konusunda da hiçbir ümit verici ışık yansıtmıyor. Bilirsiniz, bu işlerden iyi kötü anlarım. Bir grafik ürünün küçük bir parçasını gördüğümde, o tasarımın arkasındaki zihniyeti çözmek benim için hiç zor değil.” demiştim.


Malum yazıyı gazete çıkmadan önce kaleme almamın nedenini ise “Ben demiştim!” diyebilmek olarak açıklamıştım. İşte diyorum: “Ben demiştim!”

Tahmin ettiğim gibi, manşet üstü mavi baltasıyla, font seçimiyle, manşet ve sürmanşet uygulamalarıyla, fotoğraf stratejisiyle, grafik hiyerarşisiyle ve genel sayfa düzeniyle Habertürk de standart bir Türk gazetesi olarak arz-ı endam etti. “En değişik gazete” olma iddiası da birazcık ebat ve kağıt farklılığı, birazcık baskı teknolojisi özelliklerinden öte bir anlam ifade etmedi.

Yani, Habertürk’ü de “Acaba hangi gazete hangi gazetedir?” oyununa dahil edebilir, diğer gazetelerimizin yanıbaşına yerleştirebiliriz. Bir farkla ki, diğerleri yanında en berbat logoya sahip gazete olarak!..

Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, bir gazetenin arkasındaki zihniyet farklılığı, o gazetenin yeni ve farklı bir grafik dil oluşturmasını zorunlu kılar. Daha doğrusu, zihniyet, görsel dili kendisine uydurur. Öyleyse bunun ardından şunu da söyleyebiliriz: Türkiye’deki gazetelerin kahir ekseriyeti, siyasi zihniyetleri ne olursa olsun, benzer zihniyetin ürünleridirler.

Maalesef Habertürk de!...

OKUMA PARÇALARI (SIRASIYLA):
| Acaba hangi gazete hangi gazetedir?
| Gazeteler ölüyor mu?
| Bayide doğru söyler, İnternet’te şaşar!
| Gutenberg Galaksisi’nin sonunda “kapak kızları” da veda edecek!
| Aynı sepete üç yumurta: Haber sitesi mi, televizyon kanalı mı, gazete mi?
| Üçüncü Haberturk yumurtası sepete düşüyor! Hadi hayırlısı...

Güncelleme [ 10 NİSAN 2009, CUMA ]

Ali Atıf Bir, bugünkü köşesinde “Habertürk’ün boyu mu işlevi mi?” başlıklı yazısıyla konuya değindi. “Oysa Habertürk büyük boyutta, aynı içerikle basılsa cinlop gibi gazete olurmuş.” iddiası dışındaki bütün görüşlerine katılıyorum.