15 Şubat 2006 Çarşamba

| Opel, otostop ve...

Bu gibi durumlarda tepkisiz kalabildikleri için hanımlara özür dileyerek teessüflerimi bildiriyorum. Opel'in Corsa Silverline reklamını yazacağım.

Hanımların büyük çoğunluğunun bugünlerde "fındık" almaktan imtina ettiklerini duyuyor ve çevremden gözlemliyorum. Peki Atlas Jet'le yolculuk yapıyorlar mı? Opel Corsa Silverline hakkında ne düşünüyorlar?

Şahin Tekgündüz, çok öfkelendiği ya da kendini yetkili ve yetkin hissettiği bir anda, Ortak Defter'de "Gel de öfkelenme..." başlıklı bir yazı kaleme alarak Atlas Jet ve Derby Samurai reklamlarıyla ilgili "feveran"larını dile getirmiş. Silverline'ı nasıl atlamış şaşırdım. Ben, ona göre daha soğukkanlı olabildiğimi düşünüyorum, ama bu reklam beni bile feveran ettirmeye yetti.


Otostopçu bir hanım... 80 model olduğu anlaşılan bir otomobili durduruyor ve biniyor. Kısa bir süre sonra bu nazik beye "Çabuk durdur arabayı... Durdur!" diye avazı çıktığınca bağırmaya başlıyor. Meğer yolda bir Opel Corsa Silverline görmüş, iniyor ve ona biniyor. Hikaye bu kadar...

Filmle ilgili Reklamlar TV'den bir yorum:

İki araba arasında tercih yapılması konusunu anlıyorum, ama bu kadarını hiç beklemiyordum. Öncelikle, ikisi arasında tercih yapılacak arabaların aralarında sınıflarından modellerine kadar dağlar kadar fark var. Ne yani, Opel Corsa'yı ancak 70 model, eski, toz toprak içindeki bir sedan arabaya mı tercih edeceğiz? Acaba "kızın ilk bindiği araba biraz daha yeni olsaydı Opel Corsa'yı seçmezdi" diye mi korkmuşlar:) Bir başka konu da, kızın arkadaki arabayı gördükten sonra bu kadar istekli bir şekilde ilk arabadan inmek istemesi. Bana haddinden fazla abartılı geldi. Arkadaki araba ne kadar güzel olursa olsun, "otostopçu etiği"ne aykırı davrandığını düşünüyorum. Biz de otostop çektik zamanında, ama arabayı beğenmeyip indiğimiz olmadı hiç:) Demek ki bu kızımız biraz acemi. Ya da haddinden fazla tecrübeli :)

Arkadaş çok nazik bir yorum yapmış, bana göre... Bu ne kabalık, bu ne ahlaksızlık, bu ne histeri böyle? Bundan markaya ne gibi bir değer izafe edilebileceğini, kim, nasıl düşünebiliyor? Anlamıyorum. Kimse bana "N'olucek canım, film işte... Türk tüketicisinin zekası bunun bir espriden ibaret olduğunu anlayacak kapasitede değil mi?" falan demesin. Şimdi markayı hatırlamıyorum, düşmek üzere olan boyacıya yardımcı olmak yerine, düşeceği yerden otomobilini kaçıran hanımı konu alan bir reklam filmi vardı da, hakkında buna benzer yorumlar yapılmıştı.


Tepkimi anlamanız için filmden iki kareyi daha büyük veriyorum: Birinci kare kadının o nazik beyefendiye "Çabuk durdur şu arabayı, durdur!" diye bağırışını ve akıl almaz kabalığını, ikinci kare ise Opel Corsa Silverline'a oturduktan sonraki mutlu yüz ifadesini gösteriyor.


Son zamanlarda bunun gibi asgari nezaket kurallarına aykırı ve marjinal davranışların, küfür ve ahlaksızlıkların prim yapacağı inancı mı yaygınlaşıyor ne? Şimdi diyeceksiniz ki "Sana ne? Sen ahlak bekçisi misin?" Doğru, bana ne? Ahlak bekçisi falan da değilim. Benim demek istediğim yalnızca şu: Eğer iletişimde en az estetik kadar etik konusunda da hassasiyet göstermezseniz yalnızca sorumlu olduğunuz markaya zarar vermekle kalmaz, aynı zamanda mesleğinizin itibarını da ayaklar altına alırsınız.


Bu küçük otomobillere daha çok hanımlar ilgi gösteriyor değil mi? Gerçi Gıdasa'nın çay danışmanı, bizim Muharrem Uzunkavak da markasını şimdi hatırlamadığım böyle minik otomobillerden birini kullanıyor. Uzunkavak dediysem, soyadıyla çok uyumlu bir adamdır. Otomobilinden indiğinde, sanki ayakkabısını çıkarmış da eve giriyor gibi bir görüntü yansır. Bu filmin hedef kitlesi kimdir, tam bilmiyorum. Kadınlara mesajı çok basit: "Silverline'a dayanamaz, onun için her şeyinizi verebilirsiniz." Peki filmimizi izleyen erkeklerde ne gibi bir davranış değişikliği bekliyoruz? "Lan Sülü, bi'tane bu aletten alsak yoldaki bütün otostopçu karıları toplarız oolum!" Bunlardan size müşteri olur mu dersiniz?

Araştırmanın falan rağbet görmediği bir ortamda, bunun gibi yalnızca dikkat çeken ve konuşturan yaklaşımların, işe yaramadığı anlaşılıncaya kadar "pazarlama iletişimi" kapsamında değerlendirildiğini düşündüğünüzde bozucu katkısını daha iyi kavrarsınız.

Kadınlar... Vallahi kendi haklarını kendileri korusunlar. Ben destek vermeye devam ederim.


Edit [ 18 ŞUBAT 2006 ]

Söylediklerimin sonuna kadar arkasında olmakla birlikte, bu reklam karşısında soğukkanlılığımı yitirdiğimi ve biraz fevri davrandığımı düşünüyorum. Kendime daha fazla yakıştıramadığım için eski başlığı değiştirdim.

Edit [ 19 ŞUBAT 2006 ]

Ali Saydam da, 19 Şubat tarihli Sabah gazetesinde bu filmle ilgili bir yazı yazdı. Buraya alıyorum:

Racona ters reklam

Kadın kendisine iyilik yapan erkeği daha iyi bir araba için terk eder mi? Oralarda edermiş demek ki... Ama bizde böyle şeyler 'raconu bozar'. Yani kültür ve değerlerimize uymaz. Bizim kadınımız bir araba için erkeğini satmaz. Satanları da sevmez. Opel umarız bu kez Avrupa'dan ithal reklamlara Türkçe metin yazıp televizyonlara salmanın pek de hayırlı bir iş olmadığını anlamıştır. Çünkü cânım Opel markası, bu tür hataları hak etmiyor. Ekonomik olsun diye yerli yapıma değil, ithal reklama yönelmenin bedeli ağır olabilir.
Coca Cola'nın sokağa atacak çok mu parası var ki, en duygusal yerli reklamlara ağırlık veriyor?
Hele kadının Opel Corsa yüzünden terk ettiği arabada bir davranışı var ki, hiç yenir yutulur gibi değil. Diyeceksiniz ki, absürd bu... Absürd de bir ifade biçimidir ve reklamda oldukça sık kullanılır. Doğru. GİTT diye bir otomobil, Po-Man diye bir kahraman olamaz. Ama Po-Man sırf absürd olsun diye bir vefasızlık veya alçaklık yaparsa, o zaman külahları değişiriz.