9 Nisan 2007 Pazartesi

| Bahar geldi, saksıları elden geçirmekte yarar var!

Yaklaşık bir buçuk yıldır burada yazıyorum. Yazma serüvenine yeni başlamış biri değilim, ama kabul etmeliyim ki blog yazarlığı yeni bir deneyim... Her şeyi bilen adam olmadığımı çok iyi bildiğime göre niçin ve kim için yazdığım bir muammaya dönüşüveriyor. Eğer varsa, bendeki “bilgi”yi bu blog yazılarıyla acaba size aktarabilir miyim? Veya daha da önemlisi, bende size aktaracak kadar yeterli “bilgi” var mı?

Oysa, bloğumun teması kapsamındaki “bilgi”lere ulaşabileceğiniz birçok imkan var ve bu yolla daha fazla “bilgi” edinebilirdiniz. Buradaki gevezeliklerle oyalanmaktansa hâlâ da yapabilirsiniz bunu...

Öyleyse niçin yazıyorum?


Bir vazo ne işlev görür?

Bir süs eşyası olarak içine kimi zaman cansız, kimi zaman da yarı-canlı çiçekler yerleştiririz. Bu yarı-canlı çiçekleri muhafaza etmek için vazoyu suyla doldurur, zaman zaman suyunu değiştiririz. Çiçeğin ömrünü uzatmak için bazı kimyasallardan yararlanırız. Ama yine de bu güzelliklerin ömrünü birkaç günden fazla uzatamayız.


Bir saksı ne işlev görür?

Bir saksı içinde binbir çeşit çiçek yetiştirebiliriz. Çiçeklerin sağlıklı yetişmesi ve uzun ömürlü olması için gerektiğinde saksıya su verir, bazan toprağını havalandırırız. Kimi zaman da gübreleriz. En iyisi doğal gübredir.

Saksıyı doğru bir yere yerleştirmek de önemlidir; içindeki çiçeğin türüne göre bahçeye, evin içinde güneş alan bir bölgeye veya güneşi uzaktan gören bir odaya yerleştirmeliyiz.

Bulunduğu iklim koşullarına, toprağın durumuna göre saksıda ne yetiştireceğimize de doğru karar vermeli, çiçeklerimizi buna göre seçmeliyiz. Ama, saksının toprağını değiştirip onu başka iklimlere taşırsak başka başka çiçekler yetiştirme imkanına da kavşuruz. Ancak yine de fazla değişiklik iyi değildir. İstikrar önemlidir.

Vazoda çiçek yetiştiremeyiz, ama saksıda birçok güzelliği yeşertmek mümkündür. Öyleyse saksıları ihmal etmemeliyiz.

Saksılar için tohumlar...

1. Veri (Data)
Veriler, bilgi işleme sürecinin temel malzemesidir. Çeşitli simgeler, harf, rakam ve işaretlerle temsil edilen, ham, işlenmemiş gerçeklerdir. Verinin yapılandırılmamış, düzenlenmemiş, ilişkilendirilmemiş ve hemen anlam verilemeyen bir bilgi olduğu belirtilmektedir.

2. Enformasyon (Information)
Enformasyon (malumat); işlenmiş, düzenlenmiş, ilişkilendirilmiş ve anlam katılmış veri olarak tanımlanmaktadır.

3. Bilgi (Knowledge)
Bilgi ise kişinin beynindedir, özümsenmiştir. Çalışma, öğrenme ve deneyim yoluyla elde edilenlerin toplamıdır. Enformasyondan farklı olarak kişilerin beyinlerinde yerleşmiş olan bilgi, onların enformasyonu yorumlamalarının sonucu olarak ortaya çıktığı söylenmektedir. Enformasyonun bilgiye dönüşmesi kendiliğinden olmaz; kişilerin aktif bir rol üstlenip algılama ve anlama yeteneklerini, uzmanlıklarını, deneyimlerini uygulamaya geçirmelerini gerektirir. Bilgi, açık bilgi (codified knowledge) ve örtük bilgi (tacit knowledge) şeklinde iki kategoride incelenmektedir.

4. Anlayış (Understanding)
Anlayış (kavrayış), bilgiden sonra en üst aşamaya geçişin sıçrama taşıdır. Veriden anlayışa gelinceye kadar önemli ölçüde niceliksel değişimler yaşanırken bu durakta niteliksel bir dönüşüm yaşanmaya başlar.

5. Bilgelik (Wisdom)
Bilgeliğe (hikmet, akıl) geçiş ise tamamen niteliksel bir yükselme durumudur. Akıl, erdem, değerler ve duygular bilgelikte aktif olarak rol alır. Bilgelik, bilginin sentez yoluyla tam anlamıyla bütünleştirilmesi ve sindirilmesi durumudur. Bilginin çok üzerinde bir yerdedir. Hatta ben, yaratıcılığı da bu mertebeye dahil ediyorum.

***
Vazoya veri, enformasyon ve bilgi çiçekleri yerleştirebilir, onları bir süre yaşatabiliriz. Oysa bilgeliğin yaratıcılığı için saksıya ve toprağa ihtiyacımız var. Saksı ve toprak...

***
Niçin yazıyorum? Bu yazma-okuma, okuma-yazma birlikteliğinden bir sinerji yaratarak, zaten her yerde kolayca bulabileceğimiz veri, enformasyon ve bilgileri üst üste yığmanın ötesinde niteliksel bir dönüşüm gerçekleştirmeyi hayal ediyorum. Daima ve üzerinde durduğum her konuda...

Yapmaya çalıştığım bu ve size de tavsiye ediyorum. Bilgi, başka bir işe yaramaz yoksa, hepimize yük olur.