8 Şubat 2006 Çarşamba

| Üstüme vazife olmayan, fakat burnumu soktuğum mevzular...

Temalarımız farklı olmasına rağmen Fethi Sipahi Tan'ın İzlenimler'ini keyifle takip ediyorum. Hoş bir üslubu var... İktisatçı Gözüyle bloğunun sahibi, genç arkadaşımız Tansel Güçlü de, vallahi öyle "oturaklı" yazılar yazıyor ki, eğer yazılarını okuyarak yaş tahmininde bulunmaya kalkarsanız kesinlikle yanılırsınız.

Her ikisinin de linkleri, sitemin "linkler" bölümünde yer alıyor.

Geçenlerde İzlenimler'de aşağıda alıntılayacağım bir yazı yayınlandı. Benim yaptığım ilk yorumla bir sohbet başlamış oldu. Arada, böyle üstüme vazife olmayan mevzulara da burnumu sokuyorum işte! Fethi Sipahi Tan'ın İzlenimler'deki kısa yazısı ve yorumlar aşağıda:


Şükrü Hanioğlu'ndan bir Alıntı: Anadolu'da Kapitalizm, Weber, Protestanlık vs.

Son haftalarda European Stability Initiative tarafından hazırlanan “İslâmî Calvinistler: Orta Anadolu’da Değişim ve Muhafazakârlık” başlıklı bir rapor çerçevesinde (anlam veremediğim şekilde abartılan) bir tartışma, başı açık namaz kılanlarla da birleştirilerek garip bir dinde reform mecrasına yönlenmiş görünüyor. Elbette ülkemizde artık bizi şaşırtmayan, bir çok konuda olduğu gibi sapın samana karıştığı bir mecra bu. Kimi zaman çok basite indirilen, kimi zaman anlamsız şekilde detaya boğulan ve ille de bilgi yanlışlarıyla dolu meseleler. İşte bu hercü merç içinde bugün Prof. Şükrü Hanioğlu'nun çok yerinde tespitler içeren bir yazısını gördüm. Merak edenlerin okumasını tavsiye ederim. Kafa karışıklığını bir ölçüde gidermek için rehberlik edebilir.

YORUMLAR

A. Selim Tuncer: Ben onu bunu bilmem. Kapitalizmin doğuşuyla ilgili en keyifli yorum; sermaye birikiminin öncelikle feodal ilişki biçiminin içinde yer alan değirmenler, şaraphaneler gibi merkezlerde oluşmaya başladığı, buna karşılık şövalye ruhunu ve feodal ahlakı savunmak üzere Cervantes'in Don Quijote'u buralara saldırttığı ve sonunda feodalizmin, kapitalizmin yeldeğirmenlerine yenildiğidir.

Tansel Güçlü: Aslında bu konu ile ilgili Max Weber'in "Protestan Ahlakı ve Kapitalizm" diye bir kitabı vardır. Güzel bir çalışmadır. Tartışmalı yönleri olmasına rağmen bize ışık tutabilir. Selim Bey'e de katılıyorum. Aslında Don Kişot'un konuyla alakasının deşilmesi gerekir :))

Fethi Sipahi Tan: Selim Bey, yorumun keyifli olması Don Kişot'un yenilmiş olması sebebiyle midir yoksa benzetmenin ilginç olması mı tam anlayamadım, belki biraz açarsınız.

Tansel, evet zaten tüm bu tartışmalar da Weber'in ünlü "Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu" adlı kitabına atıfla ortaya çıkıyor. Türkiye'de konuyu detaylı olarak gündeme getiren rahmetli Prof. Sabri Ülgener'dir. Talebesi Prof. A. Güner Sayar'ın da konuyla ilgili çalışmaları vardır. İktisatçı adayı olarak incelemen iyi olur.

A. Selim Tuncer: Kastettiğim yalnızca "yorum"un kendisiydi. Yoksa Don Quijote'un yenilgisi trajiktir. Aslında trajik olduğu kadar aynı zamanda kaçınılmaz olan yenilgiler vardır. -Ki, son günlerde tartışılan Osmanlı hanedanının trajedisi de bunlardan biridir.- Ancak "kaçınılmaz" olması bu trajediyi hafifletmez. Yani bundan keyif alınmasını etik bir sorun olarak görürüm.

Biraz espri karıştırarak bu konuyu açmamın sebebi, son günlerde Kayseri üzerinden tartışılan Weber'in "Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu" adlı kitabında ileri sürdüğü görüşlerin, kapitalizmin doğuşunun tek nedeniymiş gibi aktarılması ve "Müslümanlar da Protestanlaştığına göre, aha şimdi biz de nihayet kamil bir kapitalizme adım atmış oluyoruz." gibi, doğrusu bana tuhaf gelen çıkarsamalara ulaşılmasıydı.

Max Weber herhalde önemli bir adam. Türkiye'de "sol"un bu adama mesafeli durup hiç ciddiye almaması, "sağ"ın ise Marksizm'in antiteziymiş gibi düşünmesi, Weber'in önemli bir sosyolog olduğu gerçeğini gölgeliyor. Bir yandan da bir asır önce yaşamış bu Avrupalı adamcağızın üzerinden abartılı yakıştırmalarla Türk toplumu üzerine belki de hiç oturmayan şablonlar üretiliyor.

Doğrusu bunlar, çok da altından kalkabileceğim mevzular olmadığı için Don Quijote falan diyerek vurkaç taktiği izliyorum. Bağışlayın.


A. Selim Tuncer: Bu arada, bir vesileyle sözünü ettiğiniz raporun pdf'ini yaklaşık bir ay önce edinip okumuş, bu kadar gürültüye yol açacağını da hiç ummamıştım. Böyle raporlar zaman zaman yazılıyor çünkü...

Avrupalı düşünürlere karşı toptan bir reddiye gibi olmasın, ama size katılıyorum. Hanioğlu'ndan da yararlandım.

Şöyle bakıyorum: Bu gibi düşünürler, dönemlerinin koşulları itibariyle kendi "ortam"larıyla fazlaca kayıtlıydılar. "İnsanlık durumları"yla ilgili analizleri belki daha genel geçer olabilir, ancak Avrupa gibi, hatta Almanya, İngiltere gibi alt segmentlerle ilgili analizlerini tüm toplumlara teşmil etmek pek akıl kârı olmamalı herhalde... Ne bileyim?

Tansel Güçlü: Selim Bey, tabii ki kapitalizmin doğuşunun tek sebebi o değil. Sadece bir üstyapısal değişim olan kültürün kapitalizme geçişle birlikte eşanlı nasıl değiştiğini anlamak için Weber okunmalıyı kastetmiştim. Yoksa Marx'ın kapitalizmin doğuşuyla ilgili açıklamaları, hatta günümüzden örnek verirsek Hobspawn'ın kitapları üstüne yoktur bence de. Weber'in bu bağlamda bir katkısı olabilir. Yoksa tek açıklamayı bu kültürel değişime odaklarsak sadece saçmalamış oluruz :))


A. Selim Tuncer: Tansel, medyayı da saran bu tartışmadan sen öyle bir koku almadın mı? Weber'i, Türkiye'deki sosyal değişimleri açıklamak için daha önceleri sık sık Taha Akyol gündeme getirirdi. Genelde de kendisine "sağ" müracaat ederdi. Bu rapordan sonra tüm medyaya sirayet etti. Arkasında bilinçli bir tutum mu var, yoksa Müslümanları Protestanlara benzeterek ironik bir yaklaşım mı sergileniyor, bilmem. Tabii "Kayseri'nin Protestanları" kulağa hoş geliyor, eğlenceli...