6 Ağustos 2010 Cuma

| “Eski Selim Tuncer’i benden aldınız!”

Bir okur mailini sahibinden izin alarak ve isim belirtmeden buraya aktarıyorum. Doğrusu, bu eleştiriden sonra başka okurların ne düşündüğünü merak ettim.


Merhaba,

Yazılarınızı beğenerek okuyordum. –dum diyorum çünkü özellikle son bir senedir giderek yazılarınız anlaşılması güç bir hale geldi.

Anlatmak istediklerinizi artık çok daha büyük örneklerle, çok daha afili cümlelerle, çok daha karmaşık yazı düzenleriyle anlatıyorsunuz.

Neden?

Şu an karşımdakinin samimi bir blog yazarındansa, ukala bir ekonomi yazarı olduğunu düşünüyorum. Eski Selim Tuncer ile alakanız kalmadı bence. Bu tarz uzun, karışık ve “büyük” cümleler kurduğunuz için neredeyse size sinirleniyorum. Eski Selim Tuncer’i benden aldığınız için.

Bu kadar tepki göstermemin sebebi, bir süre yazı yazmış herkesin aşağı yukarı sizinle aynı yolu tercih etmesi. Yazabiliyorsunuz diye daha da karışık mantıklar kurarak yazmaya başlıyorsunuz. Unutmayın, siz yazabildiğiniz kadar değil, okuyucularınızın anlayabildiği kadarsınız.

Zaten günümüz telaş içinde geçiyor. Gün içerisinde önemli bulduğumuz bloglara vakit ayrımak istiyoruz. Bir de siz bizim beynimizi rendeden geçirecekseniz, karışık cümlelerinizle “Acaba bugün Selim Tuncer ne demek istedi?” diye düşündürtecekseniz, ooo, işimiz iş Tuncer Bey.

Saygıyla selamlıyorum.