20 Şubat 2010 Cumartesi

| Rakiplerinizin ambalajlarını kendi ambalajınızın paspartusu konumuna indirgemek!..

Özellikle dayanıksız tüketim ürünleri (FMCG) sektöründe ambalajın önemi malumdur. Konuya, “Bonne pour l’orient!”, “Ambalaj, ambalaj değildir; ambalaj markanın bizzat kendisidir!” ve “Ambalaj tasarımı: Çekicilik ve iticilik...” başlıklı yazılarımda değinmiştim.


Ambalaj tasarımı, grafik ve endüstriyel tasarımdan öte, öncelikle marka konumlandırma stratejisinin bir tezahürü olarak, marka görsel kimliğinin stratejik bir parçasıdır. Bir ambalaj tasarlarken grafik tasarımcıyı kahreden en önemli bunalım kaynağı, tasarımın kategori teamüllerine uygun olması gerekliliği arasında bir özgünlük yaratmak mecburiyetidir. Yani tasarımcı, eli kolu bu teamüllerle zincirliyken, eserine, enfes fırça darbeleriyle özgünlüğün ışıltısını katabilmelidir. “Eli kolu bağlı olmasa dedem de muhteşem ambalajlar tasarlardı!” dedirtecek türden bir durum...

Eğer teamül kısıtlarına uymazsanız da yanlış yaparsınız. Başarı bu kısıtların arasına sıkışık vaziyettedir ve binlerce markanın arz-ı endam ettiği market raflarında rakiplerinizin ambalajlarını kendi ambalajınızın paspartusu konumuna indirgemek işte bu başarıya bağlıdır.

“Paspartu”yu dikkate almadan ambalaj tasarlanamaz, “paspartu”ya dahil olup onun içinde kaybolup gitmek ise ölümcül bir durumdur.