60-70’lerde bize annemiz babamız “Günaydın!”, babaannemiz de “Sabah şerifleriniz hayırlı olsun!” demeyi öğretmeye çalışırdı. Bir çatışma değildi, herkes bildiğini tavsiye ederdi, o kadar.
Okula başladığımızda tabii ki “günaydın”ın hakimiyeti pekişti. Babaanne de vefat etmişti zaten.
Voyager 1 uzay aracının NASA tarafından uzaya gönderildiği 1977 yılında “Sabah şerifleriniz hayırlı olsun!” diyenlerin hepsi göçmemiştir büyük ihtimalle, ama “günaydın”ın artık yaygınlaşmış olduğunu sanıyorum.
Bu Voyager 1 ve 2 denilen araçlar, Güneş Sistemi‘nin dışına çıkarak fotoğraflar çekip gönderebiliyor. Mesela yukarıdaki ebru çalışmasını andıran fotoğraf Voyager’dan Jüpiter’in görünüşü... Ayrıca bu araçlarda dünyadan bilgiler içeren bir disk de varmış... Matematik bilgiler (ikili kod), fotoğraflar, doğa sesleri ve çeşit dillerde selamlar... Akadca, Hititçe gibi arkaik dillerde selamların da yer aldığı diskteki dillerden biri Türkçe... Yani, Türkçe bilen uzaylı arkadaşlarımız varsa, hesaba göre bu diski dinleyecekler ve bizimle irtibata geçecekler.
Ancak, merak ettiğim bir şey oldu. Uzaylı arkadaşlarımızın bu selamı anlamaları için Türkçe‘yi Taş Mektep‘te öğrenmiş olmaları lazım. Galiba bunu Osmanlı’nın son dönemlerinde Amerika’ya göçmüş bir Harputlu’nun torununa falan okutmuşlar: “Sayın Türkçe bilen arkadaşlarımız, sabah şerifleriniz hayr olsun!”
Şakalarıyla ünlü abimiz Mehmet İlhan’ın Amerika’dan gönderdiği mesajından öğrendiğim bu bilgiye ilk tepkim “Şaka mı bu?” olmuştu. O da cevap yazmış: “İnsanın adı çıkacağına canı çıksın!”
Yani şaka değil bu!