Bodrum’daki Ahmet Ertegün evinin tasarım ilkelerini ev sahiplerine anlatırken Ahmet Haşim’in Sonbahar şiirinde yer alan “Bir taraf bahçe, bir tarafta dere, gel uzan sevgilim benimle yere / Suyu yakuta döndüren muazzam zülal geliyor düşüncelere” mısralarına gönderme yapan Turgut Cansever, mimariyi şiire dönüştürebilmek için çabaladı ömrü boyunca...
Bilge mimar olarak anılan Cansever, aramızdan ayrıldı. Mekanı cennet, vefatı bizler için bir hatırlatma, bir ikaz olsun temennisiyle bir söyleşisinden birkaç paragrafı paylaşmak istiyorum:
“Bir an için düşünürseniz, cetvel konularak çizilmiş bir yol üzerinde birbirine yaslanarak inşa edilmiş binalarda yaşayan insanların karşılarındaki binaları seyretmek ve başkalarının bahçelerine bakmaktan başka alternatifi olmazsa dünyaya bir şekilde bakan ve dünyayı bir şekilde idrak eden, dünya hakkında bir tasavvur sahibi olan insan tipini ortaya çıkarır. Karşıdaki sokak iki sokaksa yani bir üç yol ağzındaysanız, onun bir yerinde bir cumbadan bakıyorsanız, yolun birine yahut diğerine, yolun arka tarafına bakmak imkanınız varsa, yahut o cumbadan sofa içerisine oturup sofadan da arkadaki bahçeye hatta o bahçeden de bahçenin arkasındaki ağaçlara bakmak imkanınız varsa, bu imkanlara sahip insan tipinin, çeşitli açılardan bakma alışkanlığına sahip insan tipinin, dünyaya tek istikametten bakan insan tipinden farklı bir dünyayı anlama yeteneğine ve zenginliğine sahip olacağı çok açık.
Mimar olarak, şehir plancısı olarak ben vazifemizin çeşitli şekilde dünyaya bakma imkanını sunmak olduğuna inanıyorum. Tanzimat’la beraber insanlara büyük bulvarlar yapıp o bulvarlara gösterdiği şekilde bakmaya insanları mecbur eden tavrın bugün, kültürel geri kalmışlığımıza neden olduğunu düşünüyorum.
Önümüzde çok büyük bir mesele var. Önümüzdeki 50 sene içerisinde takriben 70-75 milyon insana ev inşa etmek mecburiyetindeyiz. Rakamları kısaca söyleyim: Takriben 35 milyon kadar nüfus artacak, kırsal alandan şehirlere 25 milyon kadar insan göç edecek, eskiyen binaların yenilenmesini düşünürseniz... 70- 75 milyon insan, bu rakamları siz de hesaplayabilirsiniz. Şimdi bu rakam, çocuklarımıza yeniden biçimlenecek bir dünya bıraktığımızı açıkça gösteriyor. Bunu çocuklarımıza biçimlenecek yeni dünyanın nasıl biçimlenmesi gerektiğini düşünerek yapmamız gerekiyor.
Bu topraklar üzerinde asırlarca dünyanın en büyük medeniyetlerini kurmuş nesiller olarak bugün birinci vazifemizin, bundan sonra da dar kalıplar içerisinde ve yeni şeyler düşünemeyen nesillerin içerisinde yetişmeye mecbur kalarak ve tek istikametli çözümlemeleri üretmek değil, çok boyutlu çözümlemeleri nasıl geliştireceğimizi düşünmektir diye düşünüyorum.”
Merak ediyorum, acaba TOKİ bir kez olsun görüşmüş müdür, “Ev medeniyettir.” diyen Cansever’le? Ya da, hangi kurumlarımız bir medeniyet tasavvuru perspektifine sahiptir?