7 Ocak 2007 Pazar

| Bulmaca gibi tanıtım...

Atıf Hoca’nın dergisi Mediathink’in, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın tanıtım ihalesini Alman şirketi Sea Ajans’ın aldığını duyurması ve henüz taslak aşamasında olan çalışmaları yayımlaması üzerine, 7 Aralık 2006’da “Bu sutyen ve külotlar İtalya’nın bayraklarıdır!” başlıklı bir yazı kaleme almıştım.


Konusu ağırlıklı olarak ihale ve ortaya çıkan çalışmalar değildi, ama yazı şöyle bitiyordu:
İhaleyi kazanan son çalışmalara gelince... Ne diyeyim?

Üzerinde atraksiyon yapılan harf Maximum Kart’taki gibi sözcüğün ortasında yer almadığı için toplam algının tamamlanması biraz zaman alıyor; yukarıdaki örnekte olduğu gibi ilk bakışta “ürkie” diye okunabiliyor.

Bu kampanyadan bir hayır beklemek mümkün değil de, dua edelim; örökország, uirc, urchia, urcija, urcja, urecko, ürgi, urkiet, urkki, urkojska, urska, wrci, yrkiet, yrkland gibi T’si sökülmüş Türkiye’lerin o dillerde ayıp ya da çirkin anlamları olmasın!
Sanırım çalışmalar yabancı medyada yayımlanmaya başladı. Akşam gazetesi bugün konuyu manşetine taşımış ve konuyla ilgili olarak “Bulmaca gibi tanıtım” başlığını atmış.


Süleyman Arıoğlu’nun haberinde Ali Saydam’ın görüşlerine de yer verilmiş. Şöyle diyor Saydam:
İletişimin temel öğelerinden biri yalınlıktır. Karşıdakinin ne demek istediğinizi hemen anlamasını sağlamız lazım. Hele billboard'ta 3-4 saniyeniz var. İnsanlar ancak o kadar süre bakıyorlar billboardlara. Turizm Bakanlığı'nın yeni kampanyası bu konuda sınıfta kalmış. Zaten Turkey logo olarak sanki kimse okumasın diye iyice eğilip bükülmüştü. Bir de T harfi yerine kollarını açmış birini koymamışlar mı... Hedef kitleye bulmaca çözdürmek kadar yanlış bir şey yoktur reklamda...

Kampanyanın kilit mesajı, yani Türkiye'nin marka vaadi olarak konulan şey ne? Deniz ve ören yerleri... Bu marka vaadinin pazardaki diğer rakiplerinden farkı ne? Yok.. O halde bu reklamın çalışmama şansı, turizm sektörünü yine sadece fiyat rekabeti yapmaya zorlaması, markayı ayrıştırarak avantaj sağlama şansını kaçırma olasılığı çok yüksek...

Reklamda tek sempatik, sıcak öğe kollarını açan tiplemeler. ”Seni kucaklamaya hazırız.” diyorlar. Hoş bir şey, ama genel olumsuzluk içinde heba oluyorlar sanki. Geriye yine iman gücü ve ucuz ülke algısı kalacak gibi...
Hep tartışacak değiliz ya, bakın Ali Saydam’la birebir mutabık olduğumuz mevzular da var.

Bu arada Haberpark sitesi, sorunun çözümü için ilginç bir öneri de getirmiş: “Tüm reklâmlarda ‘urkey’ yazısı her ne renk ise T’yi oluşturan bayan veya erkek de tamamen o renkte elbise giymeli.”

İLGİLİ YAZILAR:
| Pazarlama ve markalaşma stratejisi olmayan ülkenin “pazarlamacısı” olmak mümkün mü?
| Marka adı Törökország!
| “Bu sutyen ve külotlar İtalya’nın bayraklarıdır!”