9 Ocak 2007 Salı

| Nisan ayını bekleyemeyeceğim; cumhurbaşkanı adayımı açıklıyorum!

Sivil bir vatandaşın cumhurbaşkanlığı için aday göstermesinin sonuca yönelik bir etkisinin olmadığını biliyorum, ama bunu yapmamın kime ne zararı var?

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığını arzu ettiği, ama siyaseten erken bir açıklama yapmak istemediği söyleniyor. Muhalefet ise, adaylığını açıklamış gibi çeşitli gerekçelerle buna itiraz ediyor. Bu gerekçelerden bazılarına parlamento dışından da hassasiyet gösterecekler olacağı için muhalefet de daha çok oralara yükleniyor.

İlk senaryo; Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı, Abdullah Gül başbakan... Çok ilgilenmedim, ama belki ikinci senaryo tam tersi olabilir, yani Abdullah Gül cumhurbaşkanı, Tayyip Erdoğan başbakanlığa devam... Üçüncü senaryo ise, herhalde parlamento içinden başka bir AKP’li cumhurbaşkanı, Tayyip Erdoğan yine başbakan, Abdullah Gül de başbakan yardımcılığına devam... Bu üçüncü senaryo için Savunma Bakanı’nın da adı geçmişti galiba...

Benim adayım da üçüncü senaryo doğrultusunda olacak. Yani parlamento içinden bir AKP’li...

Hatırlamayabilir bile, kendisiyle yıllar önce bir meslektaş olarak siyasal iletişim konulu bir toplantıda birlikte olmuştuk. Bunun dışında hiçbir bağlantım ve tanışıklığım yok, yani hiçbir iltimas söz konusu değil. Tamamen cumhurbaşkanlığı tartışmalarına yönelik gözlemlerim sonucu, onu aday olarak önereceğim. Elbette kendi kişiliğiyle ilgili izlenimlerimin de bunda etkisi var.

Bir iletişimci akademisyen... AKP İstanbul milletvekili... İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu... Aynı üniversitede yüksek lisans, ve doktorasını tamamlamış. 1998-2002 tarihlerinde İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü’nde öğretim üyeliği yapmış. AK Parti Halkla İlişkiler Başkan Yardımcısı... Avrupa-Akdeniz Parlamenter Asamblesi Türk Grubu Başkanı, TBMM Çevre Komisyonu sözcüsü, Pakistan Dostluk Grubu Başkan Vekili, Avrupa Parlamentolar Arası Nüfus ve Kalkınma Forumu Üyesi ve Türkiye-İtalya İşbirliği Protokolü’nün yürütülmesinden sorumlu eşbaşkan... Televizyon ve Kadın(2000), İstanbul Rehberi (1996), Kırk Yıllık (1992) isimli kitapları ve bu konular üzerine yayımlanmış birçok makalesi var. 2004 yılında Siyaset Dergisi tarafından yılın milletvekili ödülüne layık görülmüş... Birçok sivil toplum kuruluşunun kurucusu veya üyesi... Daha uzatmayayım; böyle devam edip gidiyor.

E, artık ismini de açıklayayım: Dr. Zeynep Karahan Uslu


Niye böyle bir şey yapıyorum? Hadi, her şeyden önce meslektaş dayanışması diyelim. Ama devamı var:
1.
Bir defa eşi başörtülü değil!
2.
Teamüllere aykırı diyeceksiniz, ama liyakat konusunda fazlası var, eksiği yok.
3.
Memleketimiz bayan başbakan gördü, cumhurbaşkanı da görsün.
4.
Böylece Türkiye, modernizmin en üst makamda yansımasını da görmüş olur, yavaş yavaş postmodernizme adım atmış oluruz!
5.
Bir zamanlar, askerler kendilerini cumhurbaşkanlığına hazırlarlar denirdi. Bu hayali artık kadınlarımız da yaşarlar.
6.
Muhalefet, muhalafetini belli bir odağa kilitlediği için gıkını çıkaramaz. Zaten olayın şoke edici etkisinden dolayı dilleri tutulur. Bir hanımefendi aday karşısında, en azından tartışmalar irtifa kaybetmez, bellirli bir seviyede kalır.
7.
Belki bazı erkek partilerimiz “Tayyip, başımıza bunu da mı getirecektin?” itirazında bulunurlar, ama bunların pek hükmü olmaz.
8.
AB hedefinde çok önemli bir adım atılmış olur. Hatta “Sizin bayan cumhurbaşkanınız var mı?” diye Avrupalılar’a acayip hava basarız!
9.
AKP, imaj açısından ciddi prim yapar, yenilikçi bir kimlik kazanır.
10.
Hatta, önümüzdeki seçimi de bu rüzgarla kazasız belasız atlatıverir. Böylece, “Kurban olam yıldızına ayına...” gibi söylemlere başvurmasına gerek kalmaz!
11.
Hükümetle cumhurbaşkanı arasında uyumsuzluklar yaşanmaz.
12.
Türkiye nüfusunun yarısından fazlasını teşkil eden hanımlar bu duruma çok sevinir. İki erkek dışında, erkeklerin çoğunluğunun da pek bir itirazı olmaz.
13.
E, daha ne olsun?
14.
Vallahi iyi olur. (Bu da, maddeler uğursuz sayıda bitmesin diye:)

Gerçi, eklenecek daha pek çok faydadan bahsedilebilir. Benim elimden bu kadar geliyor; aslında Jazzetta ve İzlenimler el atsa, mevzu daha ikna edici ve keyifli bir üslupla ele alınmış olurdu.

Benim, bir vatandaş olarak, iktidara karşı yaptığım yapacağım en büyük iyilik de budur. Hangi fikir, sayıp saymadığımız bu kadar çok sorunu aynı anda ve tek seferde çözdüğü gibi, aynı zamanda bu kadar avantaj sağlayabilir ki?

Acil Güncelleme [ 9 OCAK 2007 ]

Önce yapmak lazımmış, yazıyı tamamladıktan sonra Ekşi Sözlük yazarlarının Zeynep Hanım’la ilgili görüşlerini merak ettim ve baktım. Oradan öğrendim ki benim yaptığım teklifi Akşam gazetesindeki yazısında Engin Ardıç da yapmış. Yine Ekşi Sözlük’ten öğrendiğime göre cumhurbaşkanlığı seçilme yaşı 40’mış. Oysa Sayın Uslu, 1969 doğumlu...

O kadar uğraştım, yazmak için... Şimdi yazıyı sileyim mi yani? Kalsın.