Uygarlık, bir ülke veya toplumun, maddi ve manevi varlıklarının, düşünce, sanat, bilim ve teknoloji ürünlerinin tamamını ifade etmekle birlikte, bir uygarlığı oluşturan maddi veya gayri maddi değerler, sanat eserlerinden daha çok gündelik hayatın yansımalarında kendini gösterir. Konut mimarisinden mutfakta kullanılan kap kaçaklara, kılık kıyafetten ev eşyalarına, çeşmelerden mezar taşlarına, görgü kurallarından ahlak anlayışına, cenaze törenlerinden düğünlere kadar her şey uygarlığı yaratan değerleri oluşturur.
Eski bir İstanbul evi, temel olarak fonksiyonel bir barınma mekanı olmakla birlikte, onun, kullanım biçiminden estetik duruşuna kadar birçok niteliği, öncelikle kent estetiğine, sonra da ait olduğu uygarlığın değerler bütününe yapılmış önemli bir katkıdır.
Peki, grafik tasarım bunun neresinde? Biraz tarihe açılacak olursak, mağara resimlerinden kutsal kitaplara, Vatikan’daki San Pietro Katedrali’nin alnındaki yazılardan Sultanahmet Camisi’nin iç duvarlarını süsleyen hat eserlerine, Orhun yazıtlarından Meiji Shinto Tapınağı’ndaki Buda metinlerine, mezar taşlarından fermanlara kadar her şey grafik tasarım ürünleri değil midir? Günümüzde de dergiler, gazeteler, kitaplar, internet siteleri, logolar, panolar, yönlendirme levhaları, hareketli ekran grafikleri, ilanlar ve buradan sayamayacağımız ve her gün yüzlercesine, binlercesine maruz kaldığımız birçok şey de öyle...
Sosyal sorumluluk; “tüm bireylerin ve yönetimlerin, içinde yaşadıkları toplumun yaşam kalitesini iyileştirmek için, kendi çalışanları ve onların aileleri, yerel halk ve bütün toplumla birlikte sürdürülebilir bir dünya için ekonomik, çevresel, kültürel ve sosyal gelişmeye destek verme sorumluluğudur” şeklinde tanımlanır. Kurumsal sosyal sorumluluk ise bu bilinç ve duyarlılığın kurumlar tarafından benimsenmesi ve hayata geçirilmesi anlamına gelir.
Tabii, sosyal sorumluluk projeleri, sadece hayata geçirilmekle kalmaz, aynı zamanda ilgili kurum ya da markanın “sosyal sorumlu” olduğunun topluma duyurulması için bazı iletişim programlarının konusu olurlar. Reklam ve Hİ etkinlikleri, bir yandan bu işlevi görürken diğer yandan geniş kitlelerin projeye katılımını sağlarlar. Öyleyse bu iletişim etkinliklerinin ilanlarından afişlerine, internet sitelerinden hareketli film grafiklerine kadar birçok alanda grafik tasarım ürünlerine ihtiyaç vardır.
Yetkin grafik tasarım ürünleri, gerekli iletişimin elbette ilgili mecralardaki ihtiyacını görürler. Fakat benim vurgu yapmak istediğim yer burası değil. Aslında grafik tasarımın bizatihi kendisinin bir sosyal sorumluluk alanı olduğunu savunuyorum. Bu, geçmişte böyle olduğu gibi, bugün de böyledir. Çünkü grafik tasarım, nasıl geçmişte bir cami duvarında hat sanatı, çeşme üstünde bir pano olarak uygarlığın kültürel bir parçası olabildiyse bugün de olmak zorundadır. Ve bundan, hem tek tek hepimiz hem özel şirketlerimiz hem markalarımız hem de kamu kurumlarımız sorumludur.
Bugün bir Batı uygarlığından, bir Doğu uygarlığından, bir İslam uygarlığından söz edebiliyorsak bunları “yazı”sız hayal edebilmemiz mümkün müdür?
Tabii ki muhtaç çocukları okutalım, tabii ki denizlerimizin kirlenmesini engelleyecek çabaları sahiplenelim, tabii ki çevre bilincine sahip çıkalım, tabii ki engellli insanların yaşam standartlarının geliştirilmesine katkı sağlayalım, fakat bunları yaparken o berbat logomuzun toplumun estetik algısına ve kültürel dokusuna yaptığı tahribatı da irkilerek hatırlayalım. Yani, bir yandan “sosyal sorumlu” davranırken diğer yandan “sosyal sorumsuz” olmayalım.
Söyle bir çevrenize göz atar mısınız? Logolarımız, ilanlarımız, sokak ve yönlendirme levhalarımız, hareketli ekran grafiklerimiz, dergilerimiz, gazetelerimiz, kitaplarımız, internet sitelerimiz, mezar taşlarımız, kapı numaralarımız, kredi kartlarımız, toplu taşıma biletlerimiz, faturalarımız, kartvizitlerimiz, mağaza tabelalarımız gibi milyonlarca grafik tasarım ürünü, düşünebiliyor musunuz, çocuklarımıza miras bırakacağımız toplumsal kültürün yansımalarıdır.
Başka topumlarla yarışacağımız uygarlık değerleri biriktireceksek eğer, bunu, grafik tasarımsız gerçekleştirebilir miyiz sizce?
Sahibini bulamadığım, geçmişten gelen çarpıcı bir sözle bitireyim bu yazıyı: “Geleceğin harpleri harflerle olacak.”
GRAFİK TASARIM DERGİSİNDE YAYIMLANMIŞTIR.