29 Aralık 2011 Perşembe

| İkizler takkesiz mi kalacak?

Tokyo’da geniş bir süpermarketi dolaşırken bir köşeden gelen yoğun gürültülü sesler dikkatimi çekmişti. Tencere tavaya vuruluyor gibi sesler arasına melodisi pek de anlaşılmayan insan sesleri karışıyordu. Merakımı gidermek için sesin geldiği tarafa doğru yürüdüm. Raflar arasından geçerek ulaştığım yer, süpermarketin geniş balık reyonuydu. [RESİM: ASUMAN DOGAN]


Tahmin edebileceğiniz gibi, okyanusta bir ada olan Japonya’da balık kültürü epeyce gelişmiştir. Marketlerde envayi çeşit balıklar yanında yine çeşit çeşit midyeler, deniz salyangozları, deniz kestaneleri, yosunlar gibi her türlü deniz canlısını ilgili reyonlarda bulabilirsiniz.

Sese dönersek, İngilizce bilen bir Japon’a sorduk. Öğrendik ki, bu sesler Japon balıkçılarının sabah balığa çıkarken av bereketli olsun diye yaptıkları ayinimsi törenlerin kayıtlarıymış. Süpermarket, balık reyonuna otantik bir hava kazandırmak ve tabii ki alışveriş coşkusunu kabartmak için yüksek sesle bu kayıtları yayımlıyordu hoperlörlerden. Bizim marketlerde de fonda “Heyamola” şarkısını çalsalar fena mı olur yani?

Bu anıyı paylaşmamın nedeni 1 Ocak 2012’de yürürlüğe girecek olan yeni Hal Yasası. Bu yasaya göre artık pazarlarda satış için bağırmak yasaklanıyormuş. Dayatmacı modernleşme serüvenimizin son tezahürlerinden biri bence... Acaba bir AB kriterleri baskısı mı diyeceğim, ama geçen yaz Barselona’da gezdiğim bir pazaryerinde de pazarcı esnafının benzer davetlerine tanık olmuştum. Oysa bu bağırışlar geleneksel pazar kültürümüzün önemli bir yansımasıdır bana göre. Öyle ki, geleneksel alışveriş yerlerinin nabzını çok iyi tutmayı beceren Carrefour’da bile benzer manzaralarla karşılaşmanız mümkündür. Acaba onlar da mı yasaklanacak?

Bana kalsa, bir özgüven sorununun sonucu olarak ayıplanmaktan korktuğumuz bu gibi kültürel yansımaları pırasa gibi acımasızca doğruyoruz. “İkizlere takke” deyince, özgüven sorunumuzla ilgili olarak “Bu sutyen ve külotlar İtalya’nın bayraklarıdır!” başlıklı yazım geldi aklıma. Orada bir kıssa aktarmıştım. Kıssa gerçek mi bilmiyorum, ama hissesi çok sağlam: Amerikalı bir karı koca Venedik’te gondolla kanal/sokaklarda dolaşıyorlar. Sokaklarda bazı evlerin pencerelerinden karşıdan karşıya gerilmiş iplerde kurutulmak üzere gömlek, pijama, külot, sutyen gibi çamaşırların asılmış olduğunu gören Amerikalı turistler gondol sürücüsüne “Bunlar da ne böyle?” diye sorarlar. Verilen cevap: “Bunlar İtalya’nın bayraklarıdır.”

Donları gömlekleri pencerelerden sallandıralım anlamında söylemiyorum bunu, ama bizde benzer bir durum olsa, turistler görüp bizi ayıplarlar ezikliğiyle belediye zabıtamız en sert önlemleri alır, yukarıdakine benzer bir laf etmeye yeltenen taksi şoförü ise soluğu karakolda alırdı, değil mi?

Artık klasikler arasına yerleşmiş olan “İkizlere takke” gibi yaratıcılıkta zirve yapmış sloganlar ve bunların yüzlercesi, halk kültürünün önemli ve değerli yansımalarıdır. Yazık etmeyin.