30 Ağustos 2010 Pazartesi

| Ya ortak referans alanını bulmak ya da havanda su dövmek!

Gönderici (kaynak) ve alıcı ancak uzlaşılmış göstergeler üzerinden iletişebilir. İletişim, eğer “elma” sözcüğü bir kod olarak iki tarafın zihninde de “elma” kavramını açabiliyorsa mümkün olacaktır. Bu da yetmez, iletişimin başarısı aynı zamanda gönderici ve alıcının “ortak deneyim alanı”nın genişliğiyle de doğru orantılıdır.


Ortak referanslar olmadan iletişim kurmak da kolay değildir. Refaransları ise “ortak deneyim alanı”na dahil etmektense “ortak referans alanı” olarak ayrı bir kategoride incelemek bence daha doğru olacaktır. (Literatürde “ortak deneyim alanı”, “ortak referans alanı” olarak da isimlendirilebilmektedir. Buna rağmen yine de ayrı incelenmesi gerektiğini düşünüyorum.)

Mesela Decartes, vicdanı “ortak referans (izafet) alanı” olarak kabul eder. Aynı şekilde mantık da öyledir; mantık kurallarına uygun olmayan tezleri hiç kimseye kabul ettirmek mümkün değildir. Diğer bir ortak referans alanı ise tarafların bağlı bulundukları inanç ve düşünce sistemleridir. Müslümanlar için Kur’an, Museviler için Tevrat, Marksistler için Marx külliyatı birer referans kaynağıdır ve bağlıları için bunlar ortak referans alanının içindedir. Fakat bu inanç ve düşünce sistemlerinin bağlılarının referans kaynakları birbirleri için ortak bir referans alanı oluşturmaz.

Bir müslümanın bir ateiste “Bak, Allah Kuran’da ne diyor?” diye delil getirmesi hiçbir anlam taşımaz. Bir Musevi’nin de bir müslümana “Tekvin’de Yehova’nın evreni altı günde yarattığı, bir gün de dinlendiği yazar. Cumartesi günü sen de çalışma, dinlen!” demesi bir şey ifade etmez. Tabii, farklı inanç sahiplerinin hiçbir şekilde birbirleriyle iletişim kuramayacakları anlamına gelmez bu... Sadece başka referans alanları, kendileri için ortak referans alanları bulmaları gerekiyor. Mesela vicdan gibi, nesnel bilimsel veriler gibi, mantık ya da üzerinde uzlaşılmış insani değerler gibi... Eğer taraflar böyle bir ortak referans alanları bulabilirlerse, elbette kendi inanç ya da düşünce sistemlerinin referans kaynaklarından da bu “alan”a bir şeyler taşıyabilirler. Çünkü artık ortak bir referans alanları vardır.

Çevrenize, televizyonlara, gazetelere, internet forumlarına falan bir bakın, uzayıp giden, hatta küfürleşmelere kadar varan tartışmaları inceleyin, tarafların ortak referans alanlarının olmadığını, bu alanı arama konusunda da hiçbir çaba gösterilmediğini görürsünüz mutlaka... Buna ise “havanda su dövmek” denir.

Eğer iletmek/iletişmek gibi bir niyetiniz yoksa, mecaliniz yettiğince havanda su dövün, ciğeriniz yettiğince bağırıp çağırın, ne diyeyim? Mecal de sizin nefes de!