Geçenlerde bahçemizin misafiri tekir kedi doğurunca çocuklara da güzel bir eğlence çıkmış oldu. Yavrucakların sabah akşam süt ve su kaseleri dolduruluyor, yiyebilecekleri yemekler hazırlanıyor, hangi tür oyuncaklardan hoşlandıkları deneniyor.
Üç yavrunun ikisi, anneleri gibi tekir cinsi... Biri ise kömür gibi simsiyah bir kedi... Bu nedenle çocuklar adını da kolayca ve ittifakla Kömür koydular. Diğer ikisi ise hâlâ isimsiz...
Çocuklar kedileri komşuya emanet edip yazlığa geçtiler, ama aralarındaki “kedi muhabbeti” devam ediyor. Ancak, isimsizlik önemli bir sorun tabii, anne kedinin adı Anne, siyah olan yavrununki Kömür, ama iki tekir yavrunun isimleri olmadığı için ayrıştırıcı tariflerle söz ediliyorlar kendilerinden... Bir gün ufaklık, tekir yavrulardan birini anlatırken şöyle bir cümle kurdu: “Kedi deyince ilk aklımıza gelen şeyin boyunluklusu....” Yavrulardan birinin boynunda bant şeklinde siyah bir leke var, boyunluk gibi...
Demek ki çocuk, kedi kavramını tekir cinsiyle resimlemiş zihnine... İmaj... Bunu bir başkası başka bir kedi cinsiyle yapabilir, ama Türkiye’de tekir cinsi bol olduğu için herhalde çoğumuzun zihninde aynı resim vardır.
Kavramlarla imajlar arasında böyle bir ilişki var. Zihnin resimleme yeteneği... Peki, soyut kavramları da resimliyor muyuz acaba? Mesela aşk gibi, şefkat gibi, iyilik gibi, Allah gibi...