Başbakan Erdoğan, partisinin Yargıtay Başsavcılığına bildirilmiş kısaltılmış adının AK Parti olduğunu belirterek, AK Parti yerine AKP diyenleri edepsizlikle suçlayınca nurtopu gibi bir siyasi polemik konumuz daha oldu. Meselenin siyasi yönleri bulunmasına rağmen, asıl olarak “marka yönetimi”yle ilgili olduğunu söyleyelim hemen.
Şöyle geçmişteki birkaç yazıma bakınca ben, hiçbir farklı niyetim olmamasına rağmen hem Akparti hem de AKP olarak kullanmışım.
Şunun farkındayım; partililer (Ne diyeceğimi şaşırdığım için AKP veya AK Parti demiyorum!) AK Parti, muhalifler ise AKP demeyi tercih ediyorlar, ama ben bu tercihleri pek de umursamadığım için ağzıma nasıl geldiyse öyle kullanmışım anlaşılan!
Öncelikle şunu kabul edelim; karınca, kuş, ağaç, karnıyarık, bilgisayar ve benzerleri gibi kendi kendisini isimlendirme kabiliyeti olmayan nesneler dışında, irade sahibi özel ya da tüzel bir kişilik, eğer benim ismim şudur diyorsa, doğru olan bunu kabul etmek ve kullanmaktır. Ama AKP-AK Parti meselesinin bazı farklı yönleri var, ona bakalım.
Her şeyden önce anlaşılıyor ki, bu mesele partinin kuruluş aşamasından başlayarak yönetilememiştir. Sorunu, bu şekilde yönetmek ise mümkün değildir. Hatta tersine sonuçlar doğurması da muhtemeldir.
1.
Adalet ve Kalkınma Partisi gibi bir ismin Türk dili kurallarına uygun kısaltması AKP’dir. TBMM, İBB, İSKİ, TEK gibi... İnsanlar Yargıtay Başsavcılığına verilen kısaltmanın AK Parti şeklinde olduğunu bilemez ki.
2.
ANAP’ın kısaltmasının AVP şeklinde olması gerekirdi, ama daha özel bir kısaltma yöntemi benimsenmişti. ANAP’ta olduğu gibi, parti özel bir kısaltma yöntemi benimsemiş ve kendisine AKPARTİ kısaltmasını uygun görmüş olabilir. Ancak, bizzat kendi belgelerinde, kısaltma kurallarının bir kez daha ihlal edildiği görülüyor. Kısaltmanın, benim yazdığım şekliyle AKPARTİ olması gerekirken, AK PARTİ, hatta AK PARTi (i küçük) olarak yazılıyor. AK Parti şeklinde daha tuhaf bir kullanımı da var. Mesela, epeyce uzun bir adı olan Sınırlı Sorumlu Çukurova Pamuk, Yerfıstığı ve Yağlı Tohumlar Tarım Satış Kooperatifleri Birliği’nin kısaltması AKPARTİ gibi biraz uzuncadır, ama imlası ÇUKOBİRLİK şeklindedir, ÇUKO Birlik değil.
3.
Kısaltma, AKPARTİSİ şeklinde yapılmadığına, yani PARTİ’nin sonundaki iyelik eki atılıp sıfat tamlaması formunda kullanıldığına göre, AK’ın bir sıfat olarak benimsenmiş olduğu ve buradan bir değer elde edilmeye çalışıldığı anlaşılıyor. E, muhaliflerin bu kadar dolambaçlı ve teknik anlamda hatalı yöntemler karşısında kendi tercihini belirlemesi çok da anlaşılmayacak bir şey değil. Ayrıca, kötü bir şey denmiyor ki, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kurallara uygun kısaltması: AKP. Bir de 2. maddede belirttiğim gibi, kısaltma kurallarına aykırı olarak AK ve PARTİ arasında kullanılan espas (boşluk), bunun sıfat tamlaması olarak anlaşılması gerektiğini dayatmış oluyor. Peki öyleyse, nerde kısaltma?
4.
Bu kısaltmada göze batan bir başka yapaylık da, “Adalet” ve “Kalkınma”nın çok, “Partisi”nin ise az kısaltılmış olmasıdır. Kısaltma, AKPAR şeklinde olsaydı daha doğal ve anlaşılır bir kısaltma olarak algılanabilirdi.
5.
Şimdi, böyle bir ısrarın Adalet ve Kalkınma Partisi isminin salt iyi çağrışımlar yaratacak bir kısaltma elde etmek için uydurulduğu kuşkusunu uyandırması kaçınılmaz oluyor. Böylece “Adalet” de, “Kalkınma” da AK’ı elde etmek için kafadan atılmış isimler olarak anlamsal çöküntüye uğrayıveriyor. Partinin adı, mesela Özgürlük ve Demokrasi Partisi değil, çünkü ÖDPARTİ olmazdı!
6.
Oysa AKPARTİ, daha doğrusu Ak Parti ismi, eğer bu kadar isteniyorduysa, hiç “Adalet” ve “Kalkınma” gibi dolambaçlı yollara sapmadan Ak Parti olarak belirlenebilirdi. “Kalkınma” gibi demode, “adalet” gibi eksik kavramların partiye kazandırdığı hiçbir şey yok çünkü!
7.
Tamam, AK kısaltmasından, “ak” anlamına doğru bir çağrışım beklenmesi anlaşılır bir şeydir, ama dildeki çağrışım ilkesi tek yöne çalışmaz. Düşüncelerin neden, etki, yer, zaman, sonuç gibi etmenler bakımından aralarında bulunan bağıntılar sadece birlik ve benzerlik değil, karşıtlık nedeniyle de birbirini çağrıştırır. AK’a bu kadar vurgu yapmaya kalkılırsa, çağrışımın zihinleri “kara”ya yönlendirmesi daha da kolaylaşır ve AKP kısaltması mumla aranır.
8.
Nitekim muhaliflerin AK’ın “ak” anlamına prim vermek istemedikleri için AKP’de direttikleri çok açıktır. Yoksa meseleye dilbilimsel açıdan baktıkları söylenemez elbette.
9.
Asıl sorunu ise partiye ne muhalif ne yandaş olanlar yaşamaktadır. Çünkü AK Parti deseler yandaş, AKP deseler muhalif olarak algılanacaklardır. Mesela bir akademisyen yazdığı bir makalede nasıl davranacaktır?
10.
Onuncu ve sonuncu madde... Adalet ve Kalkınma Partisi’nin İngilizce karşılığı nedir? Justice and Development Party... Peki, ya kısaltması? JDP değil tabii ki, partinin benimsediği ve kendi metinlerinde kullandığı kısaltma; AK Party. Bunu bir yabancı Türkçe telaffuz edemeyeceğine göre, Ey-Key Parti oluyor.
Son madde dedim, haydi son olsun!