9 Mart 2009 Pazartesi

| “Dinleyen söyleyenden ârif gerek!”

Eskilerden güzel bir vecize... Arif, çok fazla düşünmeye ihtiyaç duymaksızın, hiç zorlanmadan bilen ve anlayan anlamına geliyor. Bir de Mevlana’nın, “Sen ne söylersen söyle, söylediğin, karşındakinin anladığı kadardır!” diye bir sözü vardır.


Bence her iki söz de aynı kapıya çıkıyor: İletişimin temel koşuluna... Eğer muhatap, söyleyenin mesaj kodlamalarını açacak (decoding) durumda değilse söylenenler boşadır. Ya da açabildiği kadardır.

“Dinleyen söyleyenden ârif gerek!” sözününün anlamı ise, alıcının, en az kaynağın kodlama yetisi kadar, hatta ondan biraz fazla kod açma yetisine sahip olmalı demektir. Zaten iletişimde ortak deneyim alanını oluşturan şey bu ortak kod bilgisidir. Ortak deneyim alanı ne kadar genişse, iletişimin başarısı o kadar büyüktür.

Bu sözü şöyle de okuyabiliriz: Eğer muhatabın senden arif değilse, senin ondan biraz daha cahil olman gerekir. Daha doğrusu, cahil davranman diyelim.

Başka şansın yok!