12 Temmuz 2007 Perşembe

| “CHP ile Hitler’in seçim afişlerindeki benzerlikler” ya da hop diye bir sözlük maddesinin üstüne atlamak!

“Goebbels’in ruhu yakamızı bırakmıyor bir türlü!” başlıklı yazım, artık seçime ramak kalmış bir konjonktür nedeniyle olsa gerek, son günlerde en çok okunanlar listesinde başı çekiyor. Doğaldır.


O yazımda da belirttiğim gibi bu seçim döneminde siyasi iletişim strateji ve uygulamarıyla ilgili yazmamaya kararlıydım. Hâlâ da öyleyim, ama tahrik gücü yüksek bir iki bombaya dokunmadan edemezdim. Zaten, hangi biriyle uğraşıp hangi birini düzelteceksin? Sonra, üstüme vazife de değil. Partilerin bu seçim dönemindeki iletişim faaliyetleriyle ilgili olarak Ali Saydam birkaç yazısıyla çok yerinde analiz ve değerlendirmeler yaptı, okumanızı tavsiye ederim. Saydam, “Bu seçim iletişim de bir tuhaf...” diye başlıyor ve devam ediyor: 2, 3, 4, 5, 6.

Peki, bu yazı ne öyleyse? Başlıkta da dediğim gibi, bu yazı bir sözlük maddesinin üstüne atlamaktan ibaret... “Her gördüğün sözlük maddesinin üstüne mi atlarsın?” diyorsunuz doğal olarak... Tabii ki atlamam, ama bu sözlük maddesinde yer alan bazı görüşlerin ilgili yazımı okuyan başkalarının kafasına da üşüşmüş olabileceği kuşkusu nedeniyle atladım. Yoksa, bir müzakere ve eleştiri adabı bekleyemeyeceğim, hakaret ve küfürlerine engel olamayacağım bir maddeyi karşıma alıp da laf yarıştırmam mümkün mü?

Sözlük deyince Ekşi Sözlük diye anlamayın, onun CHP ile ilgili maddesinde bu yazıma şu ifadelerle gönderme yapılmış: “Çok kötü seçim afişlerinin altında yatanlara ilişkin, profesyonel bir grafik sanatçısı olan Selim Tuncer’in derin analizler yaptığı parti.”


Benim şimdi sözünü ettiğim, Zamane isimli bir sözlük ve bu sözlüğün “CHP ile Hitler’in seçim afişlerindeki benzerlikler” başlıklı maddesi...

İlgili yazımı bir yerlerimden salladığım ithamında bulunan sözlük yazarlarından Tuzluk’un ve bir arkadaşının, tam tersine benim yazımı bir yerlerinden anlamaya çalıştıkları, bu nedenle de zerre kadar anlayamadıkları çok açık. Şimdi, kısa kısa maddelerle belki kafalarıyla anlamalarına yardımcı olabilirim:
1.
Gerçekten olabilir miyim, bundan da çok emin değilim. Çünkü partizanlarla karşı karşıya olduğum anlaşılıyor.
2.
Oysa ben, onların tahmin (veya itham) ettiği gibi iflah olmaz bir CHP muarızı ve muhalifi olmadığım gibi, CHP’yi göçertmek için AKP tetikçiliğine de soyunmuş değilim. CHP’li, AKP’li veya başka bir partili olursam nasıl objektif analiz yapabilirim?
3.
Ya bilmeden yazıyor ya da bilinçli olarak demagoji yapıyormuşum. CHP ile Alman Nazi Partisi’ni haksızca, ahlaksızca birbirine zorla benzetmeye çalışma rezilliği içindeymişim. Yok efendim, bunun arkasındaki art niyet neymiş, Nazi Partisi’nin icraatları hakkında bilgimiz yok muymuş ki CHP gibi bu toprağın partisini yerden yere vuruyormuşum, CHP’ye belden aşağı vurmayla ne amaçlıyormuşum, falan filan gibi hakaret ve kastını aşan ifadeler, benim yazımın temasının hiç anlaşılmadığını ortaya koyuyor zaten.
4.
Devam edelim: Ben CHP’yle Alman Nasyonal Sosyalist Parti’yi birbirine benzetmiş falan değilim. (Sadece CHP ile MHP arasındaki yakınlaşmayı ilgiyle izliyorum, o kadar!) Bu yazıyı, tek başına CHP kritiği olarak görmek de doğru değil zaten. Yazarı oldukları sözlüğün CHP’yle ilgili maddesinde yeterince kritik yer alıyor ki, bu arkadaşlar, bana laf yetiştirip temeli olmayan uçuk kaçık itirazlar yapacaklarına savunmalarını orada dile getirselerdi partileri için daha hayırlı bir iş yapmış olurlardı.


5.
Zaten komünistlerin afişlerinde de benzer tekniklerin kullanıldığı, bunun gayet normal olduğu ifade edilip, bir de yukarıda gördüğünüz Alman Komünist Partisi’nin afişi örnek olarak verilmiş. Ben, komünistlerin Goebbels teknikleri kullanmadıklarını iddia etmiş değilim ki! (Bakın, bu afiş de iyi oturdu bu yazıya! Hakları kalmasın diye yazının başlarındaki Goebbels’vari iki komünist afişini de ben yerleştirdim.)
6.
“Goebbels ruhu”nu bir anlayışın sembolü olarak görüyorum. Yoksa bu teknikler Goebbels’ten çok önce de, çok sonra da, gördüğünüz gibi şimdi de kullanıyor. CHP’nin Hitler gibi milyonlarca masumun katili olmaması, bu partinin bir afişinde “Goebbels ruhu”nu yansıttığını iddia etmeme niçin engel oluştursun? Bu durumda, bazı iletişim çalışmalarında aynı teknikleri kullandıklarını iddia ettiğim İş Bankası, Halkbank ve American Siding’in aynı zamanda milyonlarca masumun katili firmalar olduklarını mı iddia etmiş oluyorum? Kafayı mı yedim?
7.
CHP gibi, bazında “Mein Kampf” gibi insanlığa karşı suç işleme hedefleri olan bir manifestonun bulunmadığı bir partiyi, NSDAP (Alman Nasyonal Sosyalist Parti) ile kıyaslamak artık ahlak dışıymış. İfadeden, bu kıyaslamanın daha önceleri ahlak dışı olmadığı anlaşılıyor, ama biz yine de buna takılmayıp CHP’nin böyle bir manifestoya sahip olmadığı müjdesine sevinmeye bakalım!
8.
Yazım hatalarını düzelterek alayım: “Ein Volk, ein Reich, ein Führer...”, yani tek halk, tek devlet, tek önder sözünün AKP’nin afişlerinde yer alan “Tek devlet, tek vatan, tek millet, tek bayrak...” sloganına benzediği iddiası yer alıyor ki, buna söyleyecek bir şeyim yok. Benziyorsa benziyordur, ama NSDAP’ın sloganındaki kritik ifadenin “tek önder” olduğunu da hatırlatmış olayım.
9.
Müthiş bir zeka ürünü olarak Hitler’le Erdoğan’ın kürsüde konuşurkenki el kol hareketlerinin birbirine benzerliğiyle ilgili fotoğraf linkleri verilip bunları da yorumlamam istenmiş. Naziler’in özel “kol hareketi”ni dışarıda tutarak söylüyorum, biraz daha benzer hareketler bulunursa işim kolaylaşmış olur; mesela yürürlerken, çorba içerlerken, duş alırlarken... Belki uyurken, ağızları açık horluyorlardır da, ne dersiniz?

Sonsöz: Benim derdim CHP, AKP falan değil. Daha önceki Goebbels yazılarımda CHP falan da yoktu zaten. Diğer siyasi partileri de, kullandıkları iletişim yöntemleri bakımından CHP’den daha ileride görmüyorum. Söylediğim şu: Zaman zaman çeşitli şekillerde, çeşitli marka veya partilerde hortlayan “Goebbels ruhu”na teslim olmayalım.

Muhatabına “sürü” muamelesi yapan propagandaya kanmayalım, muhatabımızı “sürü” olarak görüp propaganda yapmayalım. Dediğim bundan ibaret.