26 Kasım 2006 Pazar

| Dondurmam gaymak demelii, gaymağından yemelii!

Sinema estetiği ve tekniği açısından Yeni Gerçekçilik akımının simgesi olarak değerlendirilen, Vittorio De Sica’nın yönettiği Bisiklet Hırsızları filminin tadı yok değil, ama o, insanın kalbini buran ağır bir dramdı, bu ise sevimli bir komedi-dram...


Filmde bir Akdeniz esintisi kendini hemen hissettiriyor. Nitekim filmi izleyen Gerard Depardieu, Dondurmam Gaymak’ı Fellini filmlerine benzetmiş.
Küçük esnafın, küçük kasabanın, ‘küçük’ insanların ‘büyük’ filmi Dondurmam Gaymak, bu bağlamda küreselleşen dünya ekonomisi karşısında çaresizce çırpınan küçük esnafın, eski tarz teknikle üretim yapıp satan bir dondurmacının traji-komik hikâyesini anlatan bir film. Yıl 1995. Ege'nin küçük bir kıyı kasabasında babadan kalma mesleği dondurmacılıkla geçinen Ali Usta, büyük dondurma firmalarının karşısında durabilmek için banka kredisiyle küçük bir motosiklet alır ve bu motoru dondurma satmaya uygun bir şekilde römork ve benzeri aksesuarlarla donatır. Yakın çevresi bu durumu alaycı ve sitemkâr bir tavır ile karşılar. Satış yapmak için yola koyulduğu bir gün, Ali Usta'nın motoru ve dondurma yüklü römorku çalınır. Deliye dönen Ali Usta, olayı büyük dondurma şirketlerinin kendisine karşı bir planı olarak algılar. Oysa hırsızlar, dondurmaları afiyetle yiyen bir çocuklar çetesinden ibarettir. [sinema.com]
Don Kişot da, ilk sermaye birikimlerinin gerçekleştiği, feodalizmden kapitalizme geçişin sembolü sayılan yel değirmenlerine ve şarap mahzenlerine saldırıyordu, feodal değerler ve şövalye ruhu adına... Ne Don Kişot’tan ne de Ali Usta’dan değişimi analiz etmelerini, anlamalarını elbette bekleyemeyiz. Acıklı mizahı ortaya çıkaran da bu zaten.

Bu tür üst düzeyde farkındalık yaratan, mecradan ayrılan denemelerin arkası gelmez. Daha da zor olan budur, ama faklılaşmayı teamüller içinde gerçekleştirmezseniz yalnız kalırsınız. Yönetmen Yüksel Aksu’nun yaptığı elbette bir başarıdır, ancak bir daha ne kendisi ne de bir başka yönetmen böyle bir deneme yapacaktır diye düşünüyorum. Tadı kaçar çünkü...


Kesinlikle küçümsemiyorum, aksine yapılanı çok önemli buluyorum. Bisiklet Hırsızları gibi o da sinema tarihindeki yerini alacak ve sinema sanatına katkılarını yıllar boyu sürdürüp kaymağını yedirecek.

Birkaç önemli ödül alan ve Oscar’da da ülkemizi temsil edecek olan Dondurmam Gaymak’ın ezber bozuculuğu, işi sadece amatör oyuncularla kotarmasıyla ortaya çıkmıyor, “sahicilik”e doğru veya gerçekliğin içinden bize doğru atılan ve Yeşilçam şablonlarını darmadağın eden koca bir adım bu... Bizim taşramız, bizim insanımız, bizim imamımız, bizim komünistimiz, bizim camimiz, bizim çilingir soframız ve bizim çocuklarımızla...

Evet, bizim alacağımız dersler de var: Dondurmam gaymak demelii, gaymağından yemelii!

OKUMA PARÇASI:
Dondurmam Gaymaak ve Müşteri Bilimi | Prof. İsmail Kaya, Pazarola