26 Ağustos 2006 Cumartesi
| Deneyimleri biraz “net”leştirelim!
Aristoteles, “Bir resim tamamen anlatıma çevrilebilir, tasvir edilebilir.” der. Ona göre, resimdeki temayı, renkleri, ışık ve gölgeyi, form ve perspektifi sözcüklere çevirebilirsiniz ve bu resmin aynısını yansıtır. Platon, Aristoteles’in bu görüşüne karşı çıkarken “Hayır, resimle karşılaşmamız bizim için bir ‘deneyim’dir. Yani resme baktığımız anda bizimle resim arasında bir şey oluşur. İşte o şey, yani deneyim, resme bakmadan öncekiyle baktıktan sonraki arasında bizde oluşan farktır.” düşüncesini savunur.
Bu iki ünlü filozoftan hangisinin görüşüne katılırsınız bilmem, ama Platon’un söz ettiği farkı, yaşadığım deneyimlerde fark ettiğimi düşünüyorum ben.
Bu nedenle aslında deneyim aktıralamaz. Deneyim, bizde olandır. Yaşanan deneyimle bir ilintisi olsa bile, aktarılan deneyim, artık yepyeni bir deneyimdir, aktaranla aktarılan arasında. Yepyeni...
Deneyimlerin, “tabula rasa”da bir başka deneyime dönüşmesi için bir başlangıç ve bazı denemeler:
1.
Deneyim (experience) Türkçe’de maalesef içi yeterince dolmamış bir kavramdır.
2.
“In all my experience” deyimini “Tüm deneyimlerimde” biçiminde değil, “Bütün hayatım boyunca” biçiminde Türkçeleştirebiliriz ancak.
3.
Öyleyse deneyim hayatın kendisi midir?
4.
Deneyim, epistemolojik bir bilgi kaynağı mıdır, yoksa işi o kadar büyütmeyelim mi?
5.
Ampirizmin ‘a priori’yi rededdetmesini kabul mü edelim, red mi edelim? O kadar da değil mi diyelim?
6.
Deneyle (experiment) deneyim (experience) birbirlerine ne kadar benzer, ama aynı zamanda birbirlerinden ne kadar uzak kavramlardır?
7.
Deneyimlerimize aynı zamanda “gerçek anlar” diyebilir miyiz? Peki “ilk deneyim” denince “ilk” olarak ne anlarsınız siz?
8.
Bizim işimiz ve sınırlarımız belli. Haddimizi aşmayalım ve en iyisi biz, deneyimlerimizden yeni deneyimler yaratalım: www.deneyimler.net/