Şahin Tekgündüz’ü size şimdi uzun uzun tanıtmayayım. Zaten tanıyanlar tanıyordur, tanımayanlar da nasıl olsa tanır. Tek bir şey söyleyeceğim; reklam sektörünün eskilerinden, birikimli, dürüst, temiz kalpli aksi bir ihtiyardır o. Anılarını bizlere taşıyacağı, gerçekten yararlanacağımız bir blog hazırladı kendisi... Bloğunun adı Mah-Zen.
Şöyle diyor bloğunda: “Yıllardır mahzende beklemiş, dinlenmiş, demlenmiş, bugüne taşınmaya değer anıların gün ışığına çıkarılacağı yer Mah-Zen... Zen’le bir ilintisi yok. Ama Zen felsefesinin, ‘Şu anda eksik olan nedir?’ ve ‘Şimdi değilse ne zaman?’ sorularını kendine yakın bulur. Mah-Zen aynı zamanda, ‘söz uçar, yazı kalır’ anlayışının da somut bir yansıması. Mah-Zen’in sadece serin, loş ve sessiz dehlizlerinde dolaşılmaz, zaman zaman, o günlerden taşınan tatlar, bugünün tatlarıyla da harman edilir.”
Bu mahzeni iyice boşaltmak için bir şey yapmalıyız; bu bloğu takip edilenlere almak ve (bloğu olanlar için) bloglarımızda linkini vermek. Sırtına öyle bir sorumluluk yükleyelim ki, kahrolsun ve mahzenini en ücra köşelerine kadar bizim için boşaltsın.
Boşaltsın.