12 Haziran 2018 Salı

| Bir Türk rönesansına ihtiyaç var

Aşağıdaki videoyu dünya markalarının öz değerlerine kattıkları menşe ülke imajları, İtalyan, Fransız, İngiliz, Alman, Japon markalarının altlarındaki sosyal ve kültürel temel, Avrupa felsefesi ve sanatı, Hollywood ve Broadway gibi tüm “yumuşak güç unsurları”nı, Güney Kore’nin dünyada yarattığı, dünya halklarının beğenilerine uygun pop ve dans gruplarını, film ve dizileri içeren Güney Kore dalgası Hallyu’yu aklınızda tutarak dinlemenizi öneririm.


Zemine kültür ve sanatı koymadan bu topraklar bir dünya markası olmaz, eğer olmazsa bu topraklardan dünya markaları da çıkmaz. Çıkmazsa ne olur? Demirin ve çimentonun tonu, fındığın ve buğdayın kilosu, kumaşın metresi gibi ölçülebilir emtianın girdabında, paçamızı “orta gelir tuzağı”na kaptırmış şekilde debelenip dururuz. Kültürle ekonomi, kültür ve turizm ekonomisiyle marka ekonomisi arasında dolaylı filan değil, doğrudan bir ilişki vardır. Bu nedenle önümüzdeki yıllarda Kültür ve Turizm Bakanlığı Türkiye’nin en önemli bakanlığı olacaktır diyorum. 

Olmak zorundadır demek istiyorum yani.