3 Ocak 2011 Pazartesi

| Kayserililer, katmerinize sahip çıkın!

Veya Sivaslılar, Erzurumlular, Tokatlılar, Malatyalılar... Katmer, mantı, Vakfıkebir ekmeği, Trabzon tereyağı, Çerkes peyniri gibi otantik ürünleri severim. Bu nedenle de evin hanımefendisi sağda solda bu tür ürünler gördüğünde mutlaka alır. Geçenlerde de Migros’tan katmer almıştı.


Eh, biraz yavan olsa da yedik işte! Katmerimiz ikinci kez sofraya geldiğinde yavanlığın nedenini anladığımı düşündüm: “Yahu hanım, bir katmeri bu kadar yağsız yapabilmek ciddi bir marifet. Nasıl beceriyorlar acaba?” Neyse, fazla yağ zararlı!

Bilenler bilir, katmerin kat kat olmasını nedeni hamurunun yapılışındadır. Yoğurma esnasında hamurun aralarına karışan yağ, sacda piştiğinde katmerin tel tel olmasını sağlar. Yörelere göre yapılışı küçük farklılıklar gösterse de, içine tahin veya haşhaş eklense de işin özü budur. Yukarıdaki fotoğrafı da aldığım bir yemek bloğunun tarifini buradan okuyabilirsiniz.

Evet, çekirge üçüncüde yakalandı. Katmerimizin hem katmere benzememesinin hem de bu kadar az yağla bu kadar katman yaratılabilmesinin sırrını üçüncü incelemede çözdüm. Çünkü yediğimiz, katmer falan değil, eser miktarda yağ sürülerek üst üste konmuş birkaç yufkanın sacda pişirilmesiyle elde edilmiş peynirsiz ya da kıymasız gözlemeden ibaretti.

Geleneksel ürünlerin modern market raflarında yerini alması iyi hoş da, herhalde TSE, katmerin standardını tarifleyememişti! Gerçi paketin üstünde “TKB’nın izniyle, Türk Gıda Kodeksi’ne uygun olarak, gıda mühendislerinin gözetiminde” üretildiği yazıyordu ama...

Öyleyse TSE (veya KGM) de katmer yapmayı bilmiyor!