Howard Gardner’ın “çoklu zeka kuramı”, son otuz yıldır epeyce dikkat çekmiş, çeşitli eğitim sistemlerinin ciddiyetle üzerinde durduğu bir konu olmuştur. Tabii, zeka meselesine birçok bilim adamı ve filozof kafa yormuş, zeka üzerine çeşitli kuramlar geliştirmişlerdir.
Bazı bilim adamları, zekayı, analitik zeka, ahlaki zeka ve estetik zeka olarak üç kategoride inceliyorlar. Doğru-yanlış, iyi-kötü ve güzel-çirkin meselelerini içeren bu üçlü ayrım, bana yeterli geliyor. Daha doğrusu, sözü edilen diğer zeka türlerini bu üç ana başlık altına dağıtmak mümkün gibi... (Konunun şurayla da bir ilgisi olabilir mi?)
Mesela, kültürel zekanın, ahlaki ve estetik zekadan bağımsız düşünülmesi pek mümkün görünmüyor. Kinestetik zekanın da yine estetik zekadan koparılması imkansız. Konunun bizzat kendisi multi-disipliner bir konu olduğu gibi, zeka türlerinin birbirleriyle ilişkisi de sarmal bir yapı oluşturuyor. Yani, birçok zeka türünden söz edilebilirse de, bunları yukarıdaki üç başlığın altında incelemek, işi sağlam bir kazığa bağlamak anlamına gelebilir.
Hadi buyurun, bir de “yönetsel zeka” var. Her kademedeki yöneticiyi ilgilendiren yönetsel zekanın bileşenlerini de diğer zeka türleri oluşturuyor. Ege Üniversitesi İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü’nden üç hocanın, Araş. Gör. Burak Çapraz, Doç. Dr. Jülide Kesken, Araş. Gör. Nazlı Ayşe Ayyıldız, Araş. Gör. Derya İlic’in “Yönetsel Zekaya Doğru: Yönetsel Zeka ve Bileşenlerini Tanımlamaya Yönelik Kavramsal Bir Çalışma” başlıklı makaleleri konuyla ilgili epeyce derli toplu bilgiler içeriyor.
Hem makaleyi okursanız, birçok zeka türüyle ilgili özet bilgiler edinebileceğiniz gibi, bizde bu türlerden hangisi var hangisi yok, hangisi fazla hangisi eksik olduğunu değerlendirme imkanı da elde edersiniz.
Yine uzmanların dediğine göre, eğer zayıfsa, zeka beslenebilir bi’şeymiş çünkü...