27 Nisan 2007 Cuma

| Gregor Samsa, aslında insana dönüştüğü halde böceğe dönüştüğü yanılsaması yaşamıştı galiba!

ASLINDA ÇOK UZUN ZAMAN GEÇMİŞ DEĞİL, AMA YAZMA SIKLIĞIM GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULDUĞUNDA BİRAZ ARA VERDİĞİM SÖYLENEBİLİR. HATTA SAĞOLSUNLAR, BAZI ARKADAŞLARI MERAKLANLADIRMIŞIM BİLE... İLGİ VE HASSASİYETLERİNDEN DOLAYI KENDİLERİNE TEŞEKKÜR EDİYORUM. İŞ YOĞUNLUĞU BİR MAZERET... AMA TATİLDE BİLE YAZABİLEN BİRİ OLARAK TEK BAŞINA BU YOĞUNLUĞA SIĞINIP SAMİMİYETSİZ BİR GEREKÇE OLUŞTURMAK DA İSTEMEM. HIZLI YAZABİLDİĞİMİ VE BU İŞİN ÇOK DA VAKTİMİ ALMADIĞINI İTİRAF EDEYİM. YAZMAYI BIRAKMAYI AKLIMDAN GEÇİRDİĞİMİ SÖYLEMEYECEĞİM, AMA YOĞUNLUKLA BİRLİKTE BİRBİRİNE KARIŞAN BİRÇOK BAŞKA DUYGUNUN, GEÇİCİ OLDUĞUNA EMİN OLSAM DA BAZAN YAZMAYI ANLAMSIZLAŞTIRDIĞINI SÖYLEMİŞ OLAYIM. HANİ ELİM DEĞMİYOR DERLER YA, ÖYLE BİR ŞEY! AMA GÖRDÜĞÜNÜZ GİBİ BUNA TESLİM OLMAYA NİYETİM DE YOK:) BUYURUN SİZE HAMAMBÖCEKLİ BİR YAZI:


Gregor Samsa, kendini insan sanan bir böcek toplumunda aslında insana dönüştüğü halde böceğe dönüştüğü yanılsaması yaşamıştı galiba! Kafka'nın ironilerinden biri işte...

Bugünlerde Halkbank’ın halka arzı için televizyonlarda bir reklam filmi dönüyor. Değişik işlerle meşgul insanlar aniden işi gücü bırakıp “Benim bankaya gitmem lazım!” diyerek çişi gelmiş gibi fırlıyor ve “Yüreğimde yare var.” türküsü müziği eşliğinde koşmaya başlıyorlar. Farklı yönlerden koşup aynı kavşakta buluşan insanlar, birbirlerine omuz verip yükselerek Halkbank’ın Ankara Söğütözü’ndeki genel müdürlük binasını inşa edip oluşturuyorlar.

Tabii bina bulutlara doğru yükseldikçe insanlar küçülüyor ve kazan dairesini istila etmiş hamamböcekleri gibi görünüyorlar. Küçük küçük insanlardan büyük bir bina oluşuyor. Bir ekonomik değerin yükselmesi uğruna canlı kanlı bireylerin harç, tuğla, kiremit, cam gibi malzemeye dönüştürülerek bir indirgenmeye maruz bırakılması... Bir çeşit böcekleş(tir)me! İster istemez Polanyi’nin şu sözünü düşünmeden edemiyorsunuz: “Ekonominin toplumsal ilişkilere gömülü olması gerekirken, toplumsal ilişkilerin ekonomik sisteme gömülü olduğu bu acayip sistemi Batı icat etti. Bütün diğer uygarlıklar gayet akılcı bir biçimde bu terslikten kaçınmışlardı.”

Hadi, işin bu tarafını geçtim, daha fazla takıldığım ise çoktan köhnemiş olması gereken bu tür reklam yaklaşımının zaman zaman kendisine yatak bulması... “Toptancı, yukarıdan, insanları sürü gibi gören bu demode tarzın eskilerde kaldığını düşünüyordum. Tam bir anakronizma yani!..” diyerek daha önce İş Bankası reklamlarıyla ilgili de yazmıştım.



Aynı yaklaşım American Siding reklamlarında da arzı endam ediyor. Askeri marş eşliğinde bir eve doğru nizami bir şekilde yürüyen yüzlerce insan, kendi cesetleriyle evin izolasyon malzemesi oluyorlar. Hani Ortaçağ Avrupası şatolarıyla ilgili böyle korkunç hikayeler anlatılır, mahzeni kazdıkça kemikler ve kafatasları fışkırır her taraftan... Bende uyandırdığı duygu bu oldu.

Bu yaklaşım, bu çağda, hedef kitle üzerinde olumlu etkiler yapıyorsa, yani eğer ben yanılıyorsam, bu kez yazmayı gerçekten bırakır ve bir sabah Gregor Samsa olarak uyanıveririm yatağımda!

Bu resim de bu yazının bonusu!