23 Mart 2007 Cuma

| Kalbinizi bozmayın, tabii ki sadece beyti yemeye davet ediyoruz. Yerseniz!

Belki adını açıklamamı istemeyecektir, Konya’dan bir dost aşağıdaki fotoğrafı gönderdi. Bir kebapçıyla ilgili reklam panosu... Görüldüğü gibi kaba cinsel göndermeler taşıyan reklam, şehir merkezi yerine, belki öğrencilerin daha hoşgörülü olabilecekleri düşüncesiyle sadece Selçuk Üniversitesi’nin kampüsündeki panolarda kullanılmış.


Diyeceksiniz ki bu işin hoşgörüsü mü olurmuş? Selçuk Üniversitesi öğrencileri de aynen böyle düşünmüş olacaklar ki bu reklam mesajına ciddi tepki göstermişler. Bu nedenle reklam apar topar kaldırılmış.

Ulusal mecralarda yer alan, genellikle de sonuçları ölçülmeyen benzer reklam mesajlarının hedefi genişlediği için aynı tepkiye muhatap olmuyorlar, ama dar bir lokasyonda işin vahameti daha iyi anlaşılıyor.

Bir düşünün bakalım; bay veya bayan, hangi Konyalı gidip bu kebapçıda kebap yiyebilir? Yanılıp girdiniz, bir beyti yeyip çıktınız. Çıkışta esnaftan bir tanıdık “Oooo merhaba Salih Abi, afiyet olsun!” diye gayet masumane bir iyi dilekte bulunsa nasıl yorumlarsınız?

“Aganigi naganigi”lerin, “ikinciyiz, ama bizimki 77 santim”lerin kaba bir taklidi... N’apsın gençler, reklam budur zannediyorlar. Abileri yaptığına göre, kendileri de müşterileri için böyle bir hinlik yapmışlar, çok mu? Reklamın iyisi kötüsü mü olurmuş!

Yıllardır belden aşağı esprili bir mesajla reklamlar yapan bir kurumun yönetim kurulundan saygı duyduğum bir üye “Ama Selim Bey, bizi bu slogan çok meşhur etti.” dediğinde şu cevabı vermiştim: “Şöhret olmakla itibarlı bir marka olmak arasındaki farkı görmelisiniz. Tecavüzcü Coşkun da en az Tarık Akan kadar meşhurdur, hatta o, belki daha fazla sayıda filmde rol almıştır.”

Kötü nam salmak çok kolay ve çok ucuzdur. Bakın bu kötü şöhretin yaygınlaşmasına ben de küçük bir katkıda bulunmuş oldum. Kebapçımız meşhur olup müşteri kaybettikçe yeni bir isim ve yeni bir reklamla belki işi düzeltecektir. Biraz pahalıya patlasa da!

Vesile oldu, anlatmak istediğim sadece bu...