Ancak, Nobel ödülüne sahip olmayı bir başarı olarak görmemek de mümkün değildir. Ülkemizde, hiçbir ülkede olmadığı kadar mebzul miktarda bulunan vatan hainliğiyle bir edebiyat ödülünü yan yana getirmek de, 10. Yıl Marşı’yla Orhan Pamuk karşılaması yapmak gibi bir yaratıcılığa imza atmak da garabet örnekleridir.
Orhan Pamuk bir ödül almıştır. Ve bu ödül Orhan Pamuk’un şahsında İntibah’a, Felatun Bey ve Rakım Efendi’ye, Çalıkuşu’na, Huzur’a, İnce Memed’e, Devlet Ana’ya kadar çok geniş bir külliyatı sarmalamıştır. Öncelikle yapılması gereken şey, kendisini yürekten tebrik etmektir. Sonra isteyen herkes, öyle postmodern denemeler yapmamasını, yeni inşa çalışmalarına yeltenmemesini, Çalışkuşu gibi kolay anlaşılır romanlar yazmasını rica edebilir kendisinden!..
Yıllardır Eurovision gibi kıytırık yarışmaları milli mesele haline getirirken, Nobel ödülünü bu sefer tersinden bir hamasete dönüştürmemiz ilginç, kendilerine cezalandırma değil, tam tersine bağışlama yetkisi verilmiş makamların hamasete öz, edebiyata üvey evlat muamelesi yapması da yakışıksız ve yaralayıcı olmuştur maalesef.
Gösterdiği serinkanlı tavır ve sergilediği vakarla tüm hezeyanları “babasının bavulu” altında ezen Orhan Pamuk’u bir kez daha kutlamak istiyorum:
“Kendimi kolaylıkla özdeşleştirebildiğim Batı dışı dünyada büyük kalabalıkların, toplulukların ve milletlerin aşağılanma endişeleri ve alınganlıkları yüzünden zaman zaman aptallığa varan korkulara kapıldıklarına tanık oluyoruz. Kendimi aynı kolaylıkla özdeşleştirebildiğim Batı dünyasında da Rönesans’ı, Aydınlanma’yı, modernliği keşfetmiş olmanın ve zenginliğin aşırı gururuyla milletlerin, devletlerin zaman zaman benzer bir aptallığa yaklaşan bir kendini beğenmişliğe kapıldıklarını da biliyorum.”Herkes babasının bavulunu bir karıştırsa diyorum.
OKUMA PARÇASI:
Nobel ve Türkiye, Murat Belge | Radikal