10 Kasım 2006 Cuma

| Utandım!

“Lovemarks” düşüncesinin yaratıcısı, Saatchi&Saatchi’nin CEO’su Kevin Roberts, tasarımı pazarlamanın kalbi olarak tanımlayarak, “Ama tasarım müşteriler tarafından yönlendirilmeli. Bu sizin için büyük bir fırsat. Çünkü size miras olarak gelen mükemmel tasarım tarihiniz ve kültürünüz var. Mimari, halılar, mozaikler. Ama yapmadığınız şey bu tasarımları ileri götürmek ve geliştirmek. Tasarımınız geriye bakıyor. Batı’yı neden kopyaladığınızı anlamıyorum. Çok büyük tarihi mirasınız var, tasarımınızı bunun üzerine kurun ve ileri götürün. Çünkü tasarım ana konu olacak.” diye konuşmuş. Kime konuşmuş? Bize!

Necmi, Arzu, Kayhan, Burak, Apo, Selen ve diğer arkadaşlar... Bilirsiniz, bunu söyler dururum, ama şimdi Kevin söylüyor. Belki onu ciddiye alırsınız! Hadi, entelektüel enerjinizin şiddetini gösterin artık.

Tamam tamam! Kabahat aslında bizde değil, tesis yok!

Güncelleme [ 14 KASIM 2006 ]

Geçen gün, yukarıdaki isimler arasında yer alan Necmi Yalçın’la konuyla ilgili biraz sohbet ettik. Necmi, “Bizim körü körüne Batı’yı taklit etmek gibi bir niyetimiz olamaz!” diyerek itirazını dile getirince kendisine gerekli açıklamayı yaptım. Burada tekrarlayarak yanlış anlamaların önüne geçeyim:
1.
Yazının başlığının “Utandım!” olması, ortada bir suç varsa benim de buna iştirak ettiğimi gösteriyor.
2.
“Bunu söyler dururum.” ifadesi, bir talimat değil, fikir paylaşımına işaret ediyor.
3.
Yine “Kabahat aslında bizde değil, tesis yok!” derken işin içine kendimi de dahil ediyor, ayrıca da bizim dışımızdaki koşulların buna engel olduğunu ima ediyorum.
4.
“Hadi, entelektüel enerjinizin şiddetini gösterin artık.” temennisi ise, isimlerini saydığım dostlarımın şahsında tüm grafik sanatı dünyasına bir sesleniştir.
5.
Konu çok derindir, bir vesileyle ve böyle kısacık bir uyarı yazısıyla geçiştirmeye kalkınca yanlış anlamalar da oluşuyor ister istemez.
6.
Grafik sanatının çok önemli bir unsuru olan tipografinin alfabeyle olan organik ilişkisi, ister istemez öncülleri Batı dünyasında aramamıza neden olmaktadır.

Zor iş, zor! Tek başımıza Necmi’yle benim işim hiç değil. Üzerinde biraz daha kafa yoralım bakalım...