13 Mayıs 2006 Cumartesi
| O siyah ellerin annesi 1976 isyanında beyazlar tarafından vahşice katledilmişti!
Marketing Post’un bloğuna taşıdığı el yapımı mücevherler üreten Handan’a (Kim ki bu?) ait bir çalışma... Doğrusu bu hoş bayana, enfes fotoğraflara ve gösterilen yaratıcılık performansına rağmen hiç hoşuma gitmedi. Hiç gitmedi!
Bu ilanlar bana, yüzlerce yıldır dünyanın uygar ülkeleri başta olmak üzere karşılaştığımız siyah-beyaz ayrımını, Güney Afrika’daki ırkçı rejim sultasında neredeyse kölelik koşullarında elmas madenlerinde çalıştırılan siyahları, haksızlıklara karşı her ayaklanma girişimlerinde vahşi katliamlara uğramalarını, topraklarının altındaki parlak taş ve metallerin beyazların açgözlülüğü sonucu yüzlerce yıldır siyah yerliler için kötü bir kadere dönüşmesini (Keşke altın ve elmasları olmasaydı!), Soweto ve Sharpeville’de gerçekleşen onlarca katliamda sayısız çocuk, kadın ve sivilin katledilmesini, Mandela’nın haklı kavgası uğruna tam 27 yıl zindanlarda çürütülmesini, siyahın köle, beyazın (hem de bembeyaz) efendi olduğu fikrinin hala zihinlerimizden silinmemesini hatırlatıyor. Bu fotoğraflardan bir mücevheratçı reklamı değil, ancak etkili bir ırkçılık karşıtı kampanya üretilebilirdi. Çok da iyi olurdu. (Aslında öyle de biz mi anlamadık yoksa?) Reklam, yalnızca yaratıcılıktan ibaret değildir, yapmayın bunu! Hadi bir de birileri ödül versin buna...
Sakın kimse bana “N’olacak canım, altı üstü bir reklam!” demesin.
Edit [ 15 MAYIS 2006 ]
Yalnız kalmadığıma ne kadar sevindim, bilemezsiniz. Niyetim, sektörel bir dergide ancak birkaç yüz kişinin görmüş olabileceğini düşündüğüm bir ilanı gözümde büyüterek onun hedef kitlesine olan etkisini engellemek falan asla değildi. Zaten o hedef kitle de burada değildir ki bir etkim olabilsin! Bu kitleyle ilgili olarak belki de Alper Akcan ve Mustafa Zeyrek’in dedikleri doğruydu. Dert ettiğim orası değil, hiç değil. Reklam, görevini yerine getiriyor olabilir veya olmayabilir. Gözettiğim şey, mesleki kriterlerin de üstünde olan/olması gereken insanlık kriterleri...
Her zaman ülkenin entelektüel birikimini bünyesine devşirmiş, çeşitli sanat ve bilim dallarıyla haşır neşir olan, gün görmüş, dünyayı ve (belki) ülkesini tanıyan, iyiyi kötüden, güzeli çirkinden ayırt etme yeteneğinin gelişmiş olduğunu düşündüğüm bir sektörden, reklam sektöründen, yaratım ve üretim süreçlerinde bir sürü akıllı adamın önünden ve denetiminden geçerek kendini gün yüzüne çıkarma başarısı gösterebilen, ne uğruna neleri harcamaya meyyal olduğumuzu şaşkınlıkla izlememe neden olan bu anlayışa, bu kirli yaratıcılığa, başını çıkardığı deliğe mutlaka geri sokulması gerektiği inancıyla sert bir tepki verdim. İnsanlık çok ağır bedeller ödeyerek “değer” birikimi sağlıyor. O kadar ucuz değil!
Zeki, birikimli, bilgili ve yetenekli insanlar “etik” ölçüleri ciddiye almamaya başlarlarsa cahil insanlardan çok daha tehlikeli olurlar. İster yaratıcılık, ister ödül, ister müşteri, ister satış uğruna olsun, bu kirliliğin sektöre bulaşmaması gerekiyor. O nedenle “N’olacak bir ilandan?” diyemedim.
Verilen desteğe teşekkür ederim.
MARKETING POST | PAZARLAMA KÖŞESİ | ELMAALTSHIFT | ADS OF THE WORLD