“FTG (Fındık Tanıtım Grubu) ‘fındık’ düşmanı mı?” başlıklı sorumun ardından 6 Ocak 2006 tarihli Zaman gazetesinde, aşağıda bir bölümünü vereceğim “Fındıkçılar yeni reklamda sloganı değiştirecek” başlıklı haberle karşılaştım. Doğrusu bu haber beni biraz şaşırttı. Siz de okuyunca şaşıracaksınız.
FTG’yle bir dönem ilişkim olduğundan bu konularda rahat yazabilmek için bir miktar zaman geçmesini bekliyorum. Pişmiş aşa su katan bir adam görüntüsü hoş olmayacağı gibi yazdıklarımın nesnelliğiyle ilgili kuşkular da oluşabilir. Zamanı gelince konuyu oldukça ayrıntılı irdeleyeceğim.
Bu kadar yanlış bir stratejinin sürdürülmesini aklım almadığı için, inanın, kendimden kuşkuya düşerek bir soru sordum. Blogumun günlük bireysel giriş sayısı zaman zaman 100’ü geçmesine rağmen Ejderha Zamanı’nın “fındığın 18 yaşından küçüklere yasaklanması” şeklindeki ironik önerisi dışında konuyla pek ilgilenen de olmadı.
Soruyu sorarken, FTG üyeleri arasında gerçekten “fındık” düşmanı olacağına inanmadığım insanlara haksızlık edip etmediğimi çok düşündüm. Ancak, sonuçta bu stratejiyi de sürdüren FTG’ydi, ne yapabilirdim?
Sayın Ufuk Özongun’u tanırım. Kendisi Giresunlu bir İstanbul beyefendisidir. Geçenlerde Fiskobirlik ve İhracatçı Birlikleri arasındaki tartışmayı yorumlarken de kendinden beklenebileceği gibi çok sağduyulu bir açıklama yapmıştı. Her ne kadar ifadelerde (belki de gazetenin toparlayamamasından) çelişkiler olsa da “Aganigi” kampanyasıyla ilgili açıklamalarında da aynı sağduyulu tavrı görüyorum. Şimdilik daha fazla uzatmadan konuyla ilgili habere geçelim:
“Fındık Tanıtım Grubu iç piyasadaki fındık tüketimini artırmak için yeniden reklam kampanyalarına başladı. Faydaları nazara verilerek öne çıkarılan fındığın tanıtımında cinsel çağrışımların kullanılması ise çoğu kesimin tepkisini çekiyor. (Tüm boldlar bana ait. AST)
Fındık Tanıtım Grubu’nun Eşbaşkanı Ufuk Özongun da kampanya için seçilen sloganın yanlışlığına işaret ediyor. Çocukların reklam sloganı kelimeleri sorguladığına dikkat çeken Özongun, bundan sonraki kampanyalarda daha olumlu bir yaklaşım sergileneceğinin sinyalini veriyor. Ufuk Özongun, “Bu slogan bir süre sonra biter. Türk vatandaşının değerlerine, kültürüne özen göstermemiz lazım.” ifadelerini kullanıyor. Fındıktan uzaklaşmayı önlemek için mizah kullandıklarını kaydeden Özongun, “Bilimsel açıdan bakıldığında fındık satışları azalmış olabilir. İnsanlar fındık almaya çekinebilir. Ancak biz yaptığımız reklamlarla fındığı yeniden hatırlattık.” diyor. Daha önce fındığın dişleri kuvvetlendirme, tansiyona iyi gelme gibi faydalarına vurgu yapan reklâmları kullandıklarını; ancak yeterli ilgiyi göremediklerini belirterek, sonunda cinsel çağrışımlara başvurmak zorunda kaldıklarını kaydediyor. Reklam uzmanları ise ilki 1998 yılında çekilen fındık reklamlarının ürünü tüketiciye yabancılaştırdığını söyleyerek, kampanyanın satışları azaltıcı bir etki doğurduğunu vurguluyor.”
Haberin ilgili bölümü bu kadar… Ben bir Karadenizli’yim. Çocukluğumu fındık taneleri üzerinde kayıp bir yerlerimi inciterek geçirdim. Bu nedenle fındıkla ilgili olarak, her toplumda az ya da çok rastlanan düşük profilli belden aşağı erkek kültürünün dile düşürdüğü “afrodizyak” yaklaşımının Türk Fındığı’nı kirletmesine üzülüyorum doğrusu. Hele bu histerik devam kampanyası fındığın köküne iyice darı ekti ki, artık bunu temizlemek için ne yapılabilir, bilmem? Bence Türk Fındığı tanıtım işini Milka'ya verelim.
Bu konuda ayrıntılı yazacağımı tekrar hatırlatarak, bu yaklaşımın, Türk Fındığı’nın hedef kitle nezdinde doğru konumlandırılmasını engellediğini ve markalaşma sürecini FTG eliyle sabote ettiğini şimdilik ifade etmiş olayım.
Sorumda haksız mıyım?