2 Kasım 2020 Pazartesi

| Noosfer’den Teknosfer’e...

Daha önce Noosfer başlıklı yazımda aktarmıştım; Yuval Noah Harari, Dünya’nın Büyük Patlama’dan sonraki hikayesini dört evre olarak tasnif eder. 

Ona göre Büyük Patlama ile birlikte ortaya çıkan evrenimizin temel özellikleri madde, enerji, zaman ve uzaya bugün biz ‘fizik’ diyoruz. Bunlar 300 bin yıl sonra madde ve enerji, atom adını verdiğimiz ve zamanla molekülleri oluşturan daha karmaşık yapılar ortaya çıkarıyorlar. Atomların, moleküllerin ve aralarındaki etkileşimin hikayesine de bugün ‘kimya’ diyoruz. Büyük Patlama’dan 10 milyar yıl sonra bazı moleküller organizma adı verilen oldukça geniş ve karmaşık yapılar meydana getiriyor. Organizmaların hikayesine de bugün biz ‘biyoloji’ diyoruz.


Yuval Noah Harari “70 bin yıl kadar önce Homo Sapiens’e ait organizmalar, kültür adı verilen daha da karmaşık yapılar oluşturdu. Bunu takip eden insan kültürlerinin gelişimine de ‘tarih’ diyoruz.” dedi. Böylece insan, yaşadığı bilişsel devrim, kazandığı soyutlama yeteneği ve kültür yaratma becerisiyle fiziğin ve kimyanın ötesine geçmiş, hatta kendi biyolojisinin sınırlarının üstüne çıkmış oluyor.

Noosfer, Vladimir Vernadsky ve Teilhard de Chardin’e göre dünyanın çevresini saran, insan düşüncesinin (veya bilincinin) bulunduğu tabakadır. Vernadsky’ye göre bu tabaka, Dünya'nın gelişiminde Jeosfer ve Biyosfer’den sonra üçüncü tabakadır. Jeosfer Dünya’nın fiziki, Biyosfer biyolojik katmanlarını açıklarken Noosfer (yani zihin küre) tüm insanlığın oluşturduğu düşünce, sanat ve kültür birikimini, aynı zamanda bugünkü insanlığın ortak zihninde bulunan her şeyin oluşturduğu kolektif bir alanı ifade ediyor.

Bugün yaşadığımız dijital devrim ve ağ teknolojisi imkanlarıyla Noosfer’in nasıl daha büyük bir olguya dönüşeceğini kestirmek ise zor değildir. Ve toplumlar arasındaki rekabetin insanlığa, yani Noosfer’e ne kadar katkıda bulunduğuyla ilişkili olarak değerlendirilebileceğini de...

2014 yılında Duke Üniversitesi’nde jeoloji ve çevre inşaat mühendisliği uzmanı Profesör Peter Haff, dünyayı çevreleyen bir Teknosfer tabakasından söz etti. Teknosfer insanoğlunun taşa verdiği ilk formdan başlayarak tüm fabrikalar, havaalanları, anıtlar, caddeler ve köprülerden nesnelere, kitaplara, giysilere, arabalara, bilgisayarlara ve cep telefonlarına uzanan büyük bir sistemdir.

Teknosfer’e, Harari’nin ‘kültür’ veya ‘tarih‘, Vladimir Vernadsky ve Teilhard de Chardin‘in ‘Noosfer’ dediği soyut kültürün, bilincin, bilginin ve bilimin maddi kültüre dönüşmüş halidir diyebiliriz.

Jeosfer’den Biyosfer‘e, Biyosfer’den Noosfer‘e ve Noosfer‘den Teknosfer‘e... Biyosfer bizim kendi irademiz dışında atıldığımız tabaka, fakat Noosfer ve Teknosfer‘i kendimiz yaratıyoruz. 

En kötüsü ise Biyosfer’le Noosfer arasında kalakalmak.