12 Ocak 2006 Perşembe

| Bakın, işte bu iyi GİTT’i...

Opet’in ilk GİTT lansmanını hatırlarsınız. Ne dediği pek anlaşılmayan, bir şöhrete sırtını dayamanın rehavetiyle yapılmış işler gibi görünüyordu. Sonra Migros’la bir şeyler yaptı Opet... Opet reklamıydı, ama o da daha çok Migros reklamı gibi duruyordu. Nihayet bu oyuncak araba işi, gerçekten iş yapacak gibi duruyor. Böylece yeterli etkiyi sağlayamayan eski Opet reklamları bu işe hizmet etmiş oldu. Bu strateji baştan kurgulanmış mıydı? Hayır, hiç sanmıyorum. Bu arada Cem Yılmaz da kaygısında haklı! Çünkü bu GİTT promosyonu onu gerçekten gölgede bırakır. Şöhretin (celebrity) düşünceyi gölgeleyememesine iyi bir örnek, aynı zamanda.


Özellikle erkek çocuklarının otomobil dünyasına karşı ilgisini bilirsiniz. Akaryakıt istasyonlarının otomobille olan ilgileri, onları da çocukların gözünde odağa oturtuyor. Her tür katkılı akaryakıtın adlarını biliyor; kimin kolonyalı mendil, kimin sabun, kimin Paşabahçe bardak verdiğini takip ediyorlar.

Kısa bayram seyahati için daha yola çıkar çıkmaz bizim GİTT’çiler başladılar Opet sayıklamaya...

Sina: Baba, benzini Opet’ten alalım, Opet’te ‘git’ veriyorlar.
Ben: Git oğlum ya, ‘git’ ne?
Anne: Kit babası Kit! Kara Şimşek!
Semih: Hayır anne, Kit değil GİTT... Ge-i-te-te. Güzel İnsan Taşıma Taşıtı...

İstanbul çıkışı ilk Opet’e girmemek mümkün mü? Depo henüz yarılanmamışken benzin almaya kalktık. Ama iyi GİTT’meyen şeyler de vardı. Çünkü bu istasyonda GİTT yoktu. Ve yol boyunca GİTT’iğimiz hiçbir istasyonda GİTT bulamadık. İlk istasyonda GİTT olmamasına rağmen ayıp olmasın diye depoyu doldurttuk, ama sonrakilerde çoluk çocuk sinir katsayımız yükseldiği için önce pompacıya sorduk, “Gelmedi abi!” cevabını alınca vınladık.


Bu arada ailece istasyon muhabbetine başlıyoruz.

Sina: Hayır baba, burada durma! Burada hiç yoktur. Bu dandik Opet! (Henüz yenilenmemiş istasyon kastediliyor.)
Semih: Aaa! Bakın Poman. Baba, ben büyüyünce Poman olmicaam! Motosikleti çok matrak...
Sina: Baba, bu Aytemiz ne ya? Bu ne biçim benzinci?.. Böyle ad mı olur? (Babası kılıklı!) Burdan ölsem benzin almam valla!
Semih: Bence en iyisi Shell... V-Power.
Ben: Oğlum, durun! Sizin GİTT’iniz uğruna yolda kalacağız. Bakın 20 kilometredir ışık yanıyor. İlk benzincide almam lazım.
Sina: Alpet mi? Bu da ne?
Anne: Selim, 20 milyonluk falan al. Bilmediğimiz yer... Sonra doldurursun.
Semih: Ben bunları şikayet ediceem. GİTT gelmiştir, mutlaka kendi çocuklarına falan vermişlerdir.

Az kalsın uğruna kış kıyamet yolda kalıyordum. GİTT gerçekten iyi bir proje... Ama herhalde sadece İstanbul’da!


Edit [ 15 OCAK 2006 ]

Ali Atıf Bir'in 15 Ocak 2006'da Hürriyet'te yayınlanan yorumu... Meğer promosyonu almak için uygulanan bir prosedür varmış. Ben mesela 100 liralık benzin alana bir araba gibi algılamıştım. İyi ki bulamamışım, bu kez daha fazla sinir basardı. Gerçi projeye Ali Atıf Bir gibi olumsuz bakmıyorum, ama bu kez de bir uygulama fiyaskosuyla karşı karşıyayız galiba. Atıf Hoca'nın "Baskın Bezelyeler" başlıklı yazısını okuyalım:

Cem Yılmaz’ın "Gitt" reklamında bu kez "oyuncak araba" promosyonu var. Ama esas oğlan bu kez oyuncağın ön plana çıkarılmasından rahatsız. Eeee... Gerçekten eee...

Nasıl alacağım bu arabayı? Opet’e uğradım, promosyon broşürünü okudum, o kadar karışık ki anlamam mümkün değil, teşekkür edip dışarı çıktım...

Atılan taş ürkütülen kurbağaya değmiyor gibi geldi. Opet’in Cem Yılmazlı kampanyasındaki sorun da bu galiba...

Aynı Avea’nın Tarkanlı reklam kampanyasında olduğu gibi... Bazı reklam kampanyalarında kullanılan ünlüler ne yapılırsa yapılsın satılan ürünle örtüştürülemiyor. Ortaya ek bir değer çıkamıyor.

Ünlünün varolan değeri markaya biraz atfedilse belki biraz sorun çözülecek ama seçilen ünlüler de Türkiye şartlarında o kadar baskın ünlüler ki, reklamın içinde reklam kuramları ile dalga geçilse de kuramlar çalışmaya devam ediyor. Çeldiricisi çok olanın mesajı gürültü içinde kayboluyor, net olarak ortaya çıkamıyor.


Edit [ 16 OCAK 2006 ]

Dönüş yolunda da ilk Opet'e GİTT sorduk. Kalmadığını söylediler. Böylece çoluk çocuk hepimiz Opet sevdasından vazgeçip kabuğumuza (midye kabuğu yani) geri döndük. Yazının başlığını değiştirsem mi acaba?

Edit [ 18 OCAK 2006 ]

Alper Akcan, MarketingMa'da konuyla ilgili üç yazı yazdı: Çocuklara Pazarlama, Ali Atıf Bir ve Opet Kampanyası, Akaryakıt Sektörü ile İlgili Görüş...