18 Nisan 2015 Cumartesi

| Grafik tasarımın zamansallığı

Biz zamanı mekanlaştırarak kavrayabiliriz ancak. Mesela onu, uzayıp giden bir yol olarak düşünürüz. Zaman; geçmişi, hali ve geleceği gösteren düz veya saatlerde olduğu gibi akrep ve yelkovanın izlediği dairesel bir çizgidir bizim için.


Çizgisel zaman algımız iki tür eksen oluşturur. Çizginin ortasında içinde bulunduğumuz an, öncesinde geçmiş, sonrasında gelecek yer alır. ‘Önce’ dediğimiz çizginin solu, ‘sonra’ dediğimiz ise çizginin sağıdır. Yani ‘bugün’ün solunda ‘dün’, sağında ‘yarın’...

Niçin ‘yarın’ çizginin solunda, ‘dün’ sağında yer almaz? Yoksa zaman, soldan sağa doğru mu akmaktadır? Veya zamanın bir yönü var mıdır?

Evet, zamanın soldan sağa doğru aktığını iddia edebilirdik, görüş alanımızı biraz daha genişletip bu zaman çizgisinde Arapların ‘dün’ü sağa, ‘yarın’ı sola yerleştirdiklerini bilmeseydik eğer.

Elimize tutuşturulan ve bir hikayeyi birkaç karede anlatan fotoğraf kartlarını biz soldan sağa doğru dizeriz. Bir Avrupalı, Amerikalı veya bir Rus da öyle... Ama Arap sağdan sola doğru dizmeye başlar. Çinli ise yukarıdan aşağıya...

Anladınız, insanların, kullandıkları yazıların akış yönüyle zamansallığı ifade sıralamaları değişiyor. Latin alfabesi soldan sağa, Arap alfabesi sağdan sola, Çin yazısı ise yukarıdan aşağıya doğru yazılıyor çünkü. Farklı dil yapılarının insan zihninin işleyiş biçimini etkilemeleri gibi, farklı alfabeler de aynı şeyi yapıyor.

Daha ilginç örnekler de var. Mesela Avustralya yerlileri Aborjin kabilelerinde ‘sağ’ ve ‘sol’ gibi konum belirten sözcükler yok. Bunlar yerine ‘doğu’ ve ‘batı’ gibi sözcükleri kullanıyorlar. Bir Aborjin “Sol kulağım iyi duymuyor.” şeklinde bir cümle kuramaz, bulunduğu konuma göre “Doğu kulağım iyi duymuyor.” diyebilir. Konumunu değiştirdiğinde ‘doğu kulağı’, ‘batı’ ya da ‘güney’ kulağı da olabilir tabii... Bir gün sol kulağı, bir gün sağ kulağı “doğu kulağı”dır mesela.

Peki, yukarıda örnek olarak verdiğim fotoğraf kartlarını bir Aborjin nasıl sıralar? Tabii ki, kendi konumuna göre, doğudan batıya doğru... Konumu değişince kartları sıralama yönü de değişecektir, ama yine doğudan batıya doğru olacaktır. Yani bir Aborjin’in yüzü güneye dönükse kartları sıralama düzeni soldan sağa, kuzeye dönükse sağdan soladır. Eğer doğuya bakıyorsa, kartları ileriden kendisine yaklaşacak şekilde, batıya baktığında ise kendinden uzaklaşacak şekilde dizecektir.

Arap yönetmenlerin filmlerinde kamera pan hareketini genellikle sağdan sola doğru yaptıkları söylenir. Oysa bizde ve yazı sistemleri soldan sağa doğru akan yerlerde kameranın pan hareketi de genellikle soldan sağa doğrudur.

Fransız düşünür Roland Barthes “Yazı Üzerine Çeşitlemeler” başlıklı denemesinde der ki: “İnsanlık yazının izleyebileceği her doğrultuyu kullanmıştır: dikey, yatay, soldan sağa, sağdan sola, bir ileri bir geri vb. Bununla birlikte, yazı, ne olursa olsun, kalınlığı ve genişliği durumuna göre değişen bir iplik biçiminde akar: grafik bir kurdele’dir. Bu kurdele, yazının temelindeki anlatısal durumu ifade eder. Anlatı nedir? En basit haliyle, bir önce ile bir sonra arasındaki seyirdir, zamansallık ve nedensellik arasında gidip gelen bir karışımdır; yazı, kullanılan yüzeyin (taşın ya da kâğıdın) oluşturduğu uzamda tuttuğu yerle bile, bu seyri kendi adına üstlenmiştir: okumak anlatıyı en başından kabul etmek demektir.”

Bu durumda, bir grafik eserin zamansallığından pekala söz etmemiz mümkündür. Daha önce de yazmıştım; bir grafik tasarımcı için yazının zamansallığı, elemanların hiyerarşisini belirlemede önemli bir faktör olmalıdır. Uzam ve zaman ilişkisi gafik eserde belirleyicidir. Bir anlatının sahibi olan veya anlatıya aracılık eden tasarımcı, eserini ne ile başlatıp ne ile bitireceğinin bilincinde olmak zorundadır.

Anlatının ve zamansallığın, bize, grafik elemanların uzamda nasıl hiyerarşik bir düzene sokulacaklarının, nerede başlayıp nerede biteceklerinin bilgisini vereceğini de söyleyebiliriz. Yeter ki, grafik tasarımın zamansallıktan azade olmadığını bilelim.

Bir önemli husus da, grafik uzamda zamanın hangi yöne doğru akacağıdır. Bunu da anladık, eserin muhatabının zihninde zaman hangi yönde akıyorsa o yönde.

GRAFİK TASARIM’IN MART-NİSAN 2015 TARİHLİ SAYISINDA YAYIMLANMIŞTIR.