11 Temmuz 2008 Cuma

| Çok yaşlandım, çoook!

Hayretten küçük değil, büyük dilimi yutmama neden olan işlerin sayısında bu kadar artış olduğuna göre sorun bende diye düşünüyorum artık! Zihinsel melekelerimde gerileme, algı yeteneğimde düşme, bugüne kadar öğrendiğim prensiplerde sapma varsa kesinlikle yaşlandım demektir.


Tabii, zorla güzellik olmaz; Vakıfbank’ın 15 milyon dolar harcayarak değiştirdiği yeri kurum görsel kimliğini elbette içime sindirecek değilim, ama içime sindirememe gerekçesi olarak artık bu işlerden anla(ya)madığımı kendi kendime itiraf edeceğim. Ve bundan böyle grafik tasarımda hiyerarşi, espas, oran, denge, tipografi vesaire neymiş, umursamayacağım bile!

Önüme böyle bir amblem koyarlarsa yine bizim çocuklara hoşgörülü davranmayacağım, ama bunu bir uzmanlık meselesi haline getirmektense “Bu dinozoru idare edin!” psikolojisiyle hareket edeceğim.

Söz veriyorum; artık bankalara bulaşıp [1], [2], [3], [4], [5] canımı sıkmayacağım, Ali Saydam’la hiç olmazsa bu konuda tartışmayacağım, “At sahibine göre kişnemiş galiba!” deyip kendimi tüketmeyeceğim, sağ beyin-sol beyin geyiklerine itibar etmeyeceğim, hatta Ömer Hocam kızmasın ama, Grafik Tasarım dergisindeki yaz tatilimi de uzatacağım.

Yok yok, itiraf ediyorum ki, artık ben bu işlerden anlamıyorum. Eğer yaşlandığımı kabul edip edebimle köşeme çekilmezsem ya kendimin ya da başkalarının kafa sağlığından şüphe edeceğim, ki herhalde kafayı yemiş olmak yaşlanmış olmaktan daha kötüdür!

Fakat Türkiye’de de, dünyada da grafik eğitimi veren kurumlardan diploma alanlarla Topkapı’daki matbaacı Hamdullah Abi’nin yetiştirdiği çıraklar arasındaki farkı hep merak edip durmakla ömür tüketeceğim.

Birileri bana mukayyet olsun!