12 Kasım 2007 Pazartesi

| İmgeleri nesnelere yapıştırmak... Ya da biz kendimizi ne(re)ye yapıştıralım?

Uzun zamandır uğramadığın bir yere yolun düştüğünde birden içini derin bir hüznün kapladığını hissettin. Arzun dışında ve bir engel nedeniyle ayrılmak zorunda kaldığın eski sevgilinin hayali ve anılarıyla karşılaşmıştın birden... Oysa oraya gitmeden önce içinde bu duygulardan eser yoktu. Hatta başka bir nedenle gitmiştin. [FOTOĞRAF: PAAVO]


Bir ağaç, bir evin bahçesi, bir sokak çeşmesi, bir deniz dalgası, bir elektrik direği, bir masa veya başka bir şey... Her neyse o veya nelerse onlar, birden eski günlere götürmüştü seni... Eski sevgilinin hayali, güzel anılar ve derin bir hüzün...

Bu duyguları yaşamana sebep olan şey, anıların o şeylere yapışık olmasından kaynaklanmıştı. Tüm hayaller, tüm anılar ve tüm imgeler eşyaya (şeyler, nesneler) yapışmıştı ve orada öylece yapışık olarak seni beklemekteydi.

Nesnelerle deneyimler arasındaki ilişki, insanın anılarını bir yere bağlama, yapıştırma ihtiyacının sonucudur. Son birkaç yüz yıldır siyasal bir içerik kazanmış olsa bile, vatan algısı da böyle bir şeydir. Toplumsal serüveni somut bir mekana bağlayarak yapıştırmak ve anıları toprakta kökleştirmek... Bu toprağa yönelik tecavüz bu nedenle sert karşılık görür. Çünkü o toprağın (vatanın) yok olması, toplumsal bir yok oluştur aynı zamanda...

İnsan, birey olarak da kendini bir yere bağlar. Mesela seyahat etmek, eğer dönecek bir yerin varsa seyahat etmek anlamına gelir.

Tüm varlığımız yarattığınız imgelerden oluşuyor. Eğer ömrünüzden daha uzun yaşamak istiyorsanız kendinizi (anılarınızı) bir yer(şey)lere yapıştırın, ama yarın kaybedeceğiniz şeylere yapıştırmamaya bakın.

Benzer bir başka olgu da, algı sistemimizin temel çalışma ilkesidir. Zihnimiz, soyut kavramları bile somut nesnelere bağlayarak/yapıştırarak yorumlamaya ve anlamaya çalışır.

Ayrıca, insan zihnine gelen bir bilginin algılar içinde yer edebilmesi için, orada, sinyallerin denk düşeceği ve yapışacağı başka bilgiler olması gerekiyor. Eğer yapışacak bir şey bulamazsa uçuşup gidiyor. Ya da şöyle söyleyelim; bir insanla iletişim kurmak istiyorsak onun zihninde var olan ve göndereceğimiz mesajın yapışacağı neler olduğunu dikkate almak zorundayız.

Bu tavsiye de meslekten olanlara...