4 Mart 2006 Cumartesi

| Halk “bunu” istemiyordur da, verilince n’apsın, kırmamak için alıyordur!

Selim Yörük, anafikir.com'da "Televizyon ve Toplum İlişkisi" başlıklı bir yazı yazıyor, Tansel Güçlü de konuyu "iktisatçı gözüyle" irdeliyor. Yazısının başlığı "Halk 'bunu' mu istiyor?"

Ben de merakımdan bazı sorular soruyorum:

1.
"TV'lerde porno film yayınlansın mı?" diye bir kamuoyu yoklaması yapılsa nasıl bir sonuç çıkar? Peki, yayınlanırsa izlenme oranı ne olur?

2.
"TV'lerde 'BBG', 'Gelinim Olur musun?' tarzı programlar yayınlansın mı?" diye bir kamuoyu yoklaması yapılsa nasıl bir sonuç çıkar? Peki, bu tür programların izlenme oranı nedir?

3.
Sistem, nedense "kral tüketici"nin sağlığına zararlı olabilecek gıda ürünlerini kendisinin ayırt edemeyeceğini düşünerek tüzükler, kodeksler, güvence belgeleri falan gibi bir sürü kısıtlayıcı önleme başvururken, onun, "zararlı gıda" tercih etme özgürlüğünü kısıtlamış oluyor mu?


4.
Bu tür gıdaların zararlı olduğu bilgisine, demokratik yöntemlerle mi ulaşılmıştır, bilimsel yöntemlerle mi?

5.
Çeşitli uyuşturucu maddeleri (hatta şimdilerde neredeyse sigara) yasaklanırken hiç mi "kral tüketici"nin özgürlüğü ve tercih hakları düşünülmez?

6.
Peki, daha akıllı, daha mürekkep yalamış, daha okumuş yazmış bir sektörün "arz"ının, "kral tükeci"nin ruh sağlığına zararlı olabileceği iddia edilebilir mi?

7.
Eğer iddia edilebilirse, bunun kanıtları nelerdir? Bu tür bir "arz"ın ruh sağlığına zarar verdiği bilimsel olarak kanıtlanırsa "serbest piyasa" kurallarının ne kadarı "serbest" olmaktan çıkarılabilir?


8.
Bazı zararlı gıda ürünleri ölüme bile neden olabilir, en azından ishal yapar. Bazı TV ürünleri öldürebilir mi? Ya da "ruh ishali" diye bir şey var mıdır?

9.
TV ürünleri için de yasalar, yönetmelikler, tüzükler, kodeksler, güvence belgeleriyle birtakım kısıtlamalar getirilmesi demokratik hak ve ögürlüklere halel getirir mi? Eğer getirise, mesala gıda sektöründe niye getirmiyor?

10.
Uğur Dündar, niye bu "arz"ın üretim merkezlerini basıp gizli kameralarla "Abi, bu salak millete dayayacaksın böyle maliyeti düşük dedikodu ve röntgen programlarını, sen reytingi ve reklam gelirlerini gör o zaman?" gibi ahlaksız konuşmaları tespit etmez?


11.
Bazı insanların, komşunun kapısını penceresini gözetlemelerindense, acaba bu karşı konulmaz duygularını sanal ortamlarda tatmin etmeleri daha mı iyidir?

12.
Tansel şimdi böyle bir yazı yazdı diye, sektör, entelektüel ve etik sorumluluğunu hatırlar mı, yoksa bel bel yüzümüze bakıp "Etik kimin yeni sevgilisi?" diye mi sorar?

Bu, çok uzar. Sevgiler Tansel.