

Tabii bu, genel olarak tipografi başlığı altında incelenmesi gereken bir sorun ki, o konuya girersek kolay kolay çıkamayız. Harfin anatomisi, yazı karakteri, stiller, yazının ölçülendirilmesi, espas, espasta uyulması gereken kurallar, harf espası, sözcük espası, satır espası, negatif espas, göz ortası, espasta özel durumlar gibi konu başlıklarına bir göz atarsak artık ünlem imini de ayrı yazmaya elimiz varmaz herhalde!


Eskilerde (Çok değil on beş sene önceden söz ediyorum.) Letraset’le yazı yazmak bir grafiker için çok yararlı bir meşkti aslında. Bu yöntemle harf dizmeyi öğrenen bir grafiker, artık kolay kolay espas hatası yapmamayı iyice bellemiş olurdu.
Bugün Güzel Sanatlar ya da İletişim Fakültelerinin Grafik Bölümü ders konularında bunlar yer alıyor, ama nedense yeni mezun gençlerde bu konuda bir duyarlılık göremiyorum. Sanırım “meşk” noksanlığından kaynaklanıyordur.
Buradan grafik hocalarına bir çağrıda bulunayım: Lütfen, ya çocuklara eskisi gibi Letraset’le temrinler yaptırın ya da yeni teknolojilere uygun bir “meşk” yöntemi geliştirin. Yoksa yazı konusundaki pejmürdelik aldı başını gidiyor.
Oysa grafik tasarımı demek her şeyden, her şeyden önce yazı demektir. Ve yazı, Macintosh’unuzun (ya da PC, her neyse) insafına ve kabiliyetine bırakılmayacak kadar önemli bir konudur.