26 Mart 2006 Pazar

| “Yüksek” teknolojinin sunduklarından “daha da yüksek” değerler var.

Her yeniliğin, aynı zamanda kendi tarzını da yarattığını biliyoruz. Teknoloji de öyle... Uzun yıllar kendi tahtında buyurgan bir edayla o sundu, biz kabul ettik. Hatta bu “soğuk” havayı yeni trendler adına benimsedik de...


Doğal ve organik olanı yaşamımızdan kovmak elbette “insani” değildi. Çağlar boyunca yaptığımız gibi dönemsel sapışlardan sonra, eskilerin deyimiyle yine “aslımıza rücu” ediyoruz. Tabii halâ uzay üssü mutfaklar, PVC kapı ve pencereler, “high tech audio-video” araçları ve yine kendi havasında daha pek çok teknoloji harikası, belki daha uzun yıllar buyurgan tarzlarını sürdürecekler. (Mutfaktaki ekmek kesme tahtasını o kadar çok seviyorum ki...) Ama bu arada “insan”a doğru kaçışlar da olacak/oluyor. Teknoloji “insani” olana evrilmeye devam edecek.

Teknolojinin kendisinden değil, onun kendisini “insansız” bir biçimde yüceltmesinden ve tarzını sorgusuz bir biçimde dayatmasından söz ediyorum; “Teknolojik dedin mi, böyle olur işte!” havasından...


Son zamanlarda cep telefonu markalarının insanın “ilkel, ama ezeli” olan beğeni algısına yöneldiğini farketmiş olmalısınız. Yok, arabesk falan demeyin, (art nouveau diyebilirsiniz tabii) yeterli bir pazar segmenti oluşturduğunuzda sizin için “daha daha da yüksek” imgeler sunarlar.