Turizm, buna bağlı olarak turizm iletişimi bir ülke için kamu diplomasisinin ve ülke markalaşmasının en önemli alanlarından biridir. Ülke markalaşması ise turizmin çok ötesinde bir değerdir, o bakımdan turizm gelirlerinin kat kat üstünde kazançlar getirir. Bu nedenle, her zaman söylediğim gibi turizm iletişimini sadece ülkeye üç beş milyon fazla turist gelsin, turistik kapasitemiz boş kalmasın diye yapıyorsak büyük bir yanılgı içindeyiz demektir.
Geçen yıl yaklaşık bir buçuk milyar insan seyahat etti. Son yirmi yılda dünyada turizm hareketliliğinin patlama yaşaması ile Koronavirüs salgının bu kadar hızlı yayılmasının en etkin araçlarından biri de havayolu şirketleri oldu. Önümüzdeki iki yıl içinde bu hareketlliğinin ciddi oranda azalacağını, Türkiye turizminin de bundan olumsuz yönde etkileceğini öngörmek zor değildir.
Bu durumda ülkemize yeterli sayıda turist getiremeyeceğimize göre turizm iletişimini de kesmeli miyiz? Bence asla. Farklı bir stratejiyle ve her türlü mecrayla iletişime devam etmeli, güzelliklerimizle, hikayelerimizle, değerlerimizle dünya insanın zihnini viral bir etkiye maruz bırakabilmeliyiz. Velev ki ülkemize dünyadan hiçbir turist gelmesin.
Süreçte bazı acemiliklerden kaynaklanan kusurlar olsa bile Mevlana’nın bir özdeyişini de kullanarak bu zor günlerinde İtalya ve İspanya’ya yaptığımız yardımları bu kapsamda çok anlamlı ve değerli bulduğumu belirtmek isterim.
Tam bu noktada Prof. Alison Landsberg’ün “protez hafıza” kuramını hatırlamak yararlı olacaktır. Ona göre, kitle kültürü teknolojilerinin yarattığı alternatif gerçeklikler insanların özgün anı ve deneyimlerine dönüştürülebilmekte, hatta protez hafızayı yaratan bu deneyimlerle gerçek deneyimler birbirine karışabilmektedir. Bu kurama göre insan hafızasının en az %20’sini protez hafıza oluşturuyor ve bunun %45’lere kadar çıkacağı öngörülüyor.
“Protez hafıza”yla ilgili 2014’te The Brand Age’te yazdığım Deneyimlemeden deneyimlemek başlıklı yazıma göz atabilirsiniz.
Güney Kore’nin son yirmi yıllık kültür atağı (Korean Wave, Hallyu) ülkesine daha çok turistin gelmesini sağlamaktan öte bir harekettir ve asıl işlevi dünya insanının zihninde müzikle, sinema filmi ve dizilerle, hatta kozmetik sektörüyle bir Kore kültürü inşa etmektir.
Kısaca, önümüzdeki süreçte Kültür ve Turizm Bakanlığımız işlevsizleşmemiş, aksine omuzlarına çok daha önemli bir misyon yüklenmiştir.