24 Haziran 2007 Pazar

| Avrupa’dan Asya’ya yürüyerek geçmek veya birkaç dirhem baharat, birkaç arşın ibrişim...

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın, ilk kez gözlerimi ışıldatan bir hayalini öğrendim bugün... Üç yılda şu kadar kavşak, bu kadar yol yaptık türünden mesajları geçtiğimiz günlerde idrak etmiştik, ama bunların hepsi, sonuçta ürünün kalitesini rakiplerine yaklaştırma hedefinin ötesine geçmeyen şeylerdi.


E, tabii ki kavşak da yapılacak, yol da yapılacak, altyapı yatırımları da aksatılmayacak. Belediyenin temel fonksiyonları arasında yer alıyor bunlar... Ancak, başkanın yeni açıkladığı hayalinin İstanbul’un markalaşmasına, turizm potansiyelinin artmasına hizmet edebilecek parıltıda olduğunu düşünüyorum. Belki de eş dost sohbetlerimiz bir yerlere ulaşıyordur, yani boşa konuşmuyoruzdur.

Boğaziçi Köprüsü’nden yaya geçişlerine izin verip Asya’dan Avrupa’ya geçenleri sertifikayla ödüllendirmeyi düşündüklerini söyleyen Topbaş “Bayındırlık Bakanlığı’ndan bunu talep ettik, bize izin verdiklerinde çalışmalara başlayacağız. Bu projenin turizm açısından dünyayı önemli şekilde etkileyeceğini düşünüyoruz.” demiş. Çok haklı... Gerçi neden Asya’dan Avrupa’ya geçenler sertifikayla ödüllendiriliyor da, Avrupa’dan Asya’ya geçenler ödüllendirilmiyor, anlayamadım. Oysa anlamlı olan bu, çünkü Türkiye’ye yabancı turist geçişi Avrupa’dan, yani Atatürk Havalimanı’ndandır. Belki de sürç-i lisandır.

Tabii fikre itiraz edenler de yok değil. Başlangıçta yaya trafiğine açık olan köprünün intiharlar nedeniyle kapatılmasını hatırlatanlar, gereksiz bir şey olduğunu söyleyenler var. Bildiğiniz kabızlıklar... Yayalardan çok mu istek gelmiş de, yok efendim neden böyle bir şeye gerek duyuluyormuş da, lüks bir kararmış da, falan filan...



Yıllardır aynı şeyleri söyler dururum, ama duyan olmamıştı. Burada asıl amaç, köprünün dünyadaki tek olan özelliğini kullanmaktır; kıtadan kıtaya yürüyerek geçmek... Başkanın, konunun bu yönünün farkında olduğu, yani boşa atmadığı sertifikadan falan bahsetmesinden belli.

Hangi eğitim, hangi yaş düzeyinde olursa olsun, insanlar böyle hoşluklardan hazzederler. Bir Fransız’ın Paris’e döndüğünde arkadaşlarına “Avrupa’dan Asya’ya Boğaz’ın üzerinden yürüyerek geçtim; aha da le certificat de passage!” demesi az bir hava atma vesilesi değildir yani... Hocalar ve güvenlikçiler fikre burun kıvırdığı halde turizmcilerin üstüne atlaması boşuna mı?

Buradan kıtalar arası geçiş yapan Batılıların, Doğu’nun baharat, ipek ve diğer zenginliklerine sahip olacakları efsanesi bile yaratabilir, hatta dönüşte kendilerine birkaç dirhem baharat, birkaç arşın ibrişim hediye edebiliriz.