21 Eylül 2006 Perşembe

| “Maadem finduk zamaaaanidur, yaparik pişuuuyler daaa!”

Dün “Türk fındığı nasıl kurtulur?” başlıklı bir yazı yayımlamıştım, gelen yorumların çok üstünde olumlu tepki aldım. Taban fiyat, hükümet, Fiskobirlik gibi konulara girmediğim ve uzun vadeli bir stratejiden söz ettiğim halde, yazımda ortaya attığım görüşlerin, özellikle Karadenizli dostlar tarafından önemli bulunmasına sevindim. Bu işin bir yönü... Daha da önemlisi, ben burada Türk fındığının nasıl kurtulacağıyla ilgili ahkam keserken birileri çoktan işe el atmış bile... Bazı yemek blogları bir araya gelerek Finduk Zamanı adlı bir oluşum başlatmışlar. Bu yazının başlığını da bu grup içinde yer alan Zuhal Yalçın Hanımefendi’nin bloğundan aldım, affına sığınarak.


Farkında değildim, Marketing Post’tan Cengiz haber verdi de öğrendim. Bu bloglar, içinde fındık olan yemek tarifleri yapmaya başlamışlar, daha çok fındık tüketilmesi için... Gelirleri çocuklara gidecek olan girişimin “Finduklu Tarifler” isimli bloğunda bu tarifler bir araya getiriliyor. Ayrıca bu tariflerden bir de yemek kitabı hazırlıyorlarmış. Cengiz “Buna toplumsal destek diyorum ki, en muhteşemi de bu bana göre. İyi işlenebilirse, fındığın kurtulmasına büyük katkı sağlayabilir bu proje.” diyor. Ben de öyle düşünüyorum.

Fındık yalnızca Karadeniz’in ve Karadenizlilerin değil, tüm Türkiye’nin değeridir.


Bu arada, duyuyordum da, yemek blogları konusundaki zenginlik ve birikimin bu düzeyde olduğunun farkına ilk kez varıyorum. Kimi blog sahiplerinin fotoğrafları ise profesyonellere taş çıkartacak kalitede... Belki de profesyoneller. (İlk fotoğraf Açık Büfe, Nezaket Kalafat; ikinci fotoğraf Armeda, Arzu Altan’a ait.) Yemek blogları dünyası o kadar zengin ki mutlaka atladıklarım olmuştur, Finduk Zamanı projesine katılan tespit edebildiğim yemek blogları bunlar: