Başlığı okuyup komünist bir ayıdan söz ettiğimi sanmayın, bu yazımızın konusu Türk Kızılayı... Daha doğrusu Türk Kızılayı’nın son yıllarda (Kaç yıldır, bilmiyorum.) kullanılan logo tasarımıyla ilgili birkaç noktaya değinmek istiyorum.
Türk bayrağındakiden farklı olarak sola bakan kırmızı hilal tamam da, eski logoyu pek hatırlayamıyorum. Sanki sadece bold bir karakterle Kızılay yazıyordu, yani Türk’ü yoktu.
Bu ilavenin hangi ihtiyaçtan kaynaklandığını ise anlayabilmiş değilim. Resmi adıyla Türkiye Kızılay Derneği’nin ülke dışındaki faaliyetleri arttıkça diğer müslüman ülkelerin kırmızı hillalleri (hilâl-i ahmer) ile karışmaması için böyle bir çözüm geliştirilmiş diyeceğim, ama Türkçe yapılmış bir ad tamlamasının bu ihtiyacı karşılaması mümkün değil ki. Ülke içinde ise böyle bir ihtiyaç yok, biz Kızılay dendiğinde bunun Türkiye Kızılay Derneği olduğunu anlıyoruz. Zaten kendileri dahil hiç kimse Türk Kızılayı’nı kullanmıyor, hatta etiketinde öyle yazmasına rağmen Türk Kızılayı Maden Suyu değil, hâlâ Kızılay Maden Suyu diyoruz.
Türkçe konusunda hassasiyet gösterildiği anlaşılıyor, çünkü çokça örneklerini gördüğümüz gibi Türk dili kurallarına aykırı olarak Kızılay Türk de diyebilirlerdi. Fakat bu hassasiyet, gösterilmesi gereken başka hassasiyetleri yok etmemeliydi.
Grafik tasarım, sadece yazıları ve birtakım şekilleri tasarlamaktan ibaret değildir, aynı zamanda bir anlam tasarımıdır. Semantik bir hiyerarşiyi gözetmeden üreteceğiniz her grafik tasarım ürünü işte böyle garabetler çıkartabilir ortaya...
Türk Kızılayı bir ad tamlaması... Aslında böyle bir tamlamaya ihtiyaç duyuyorsanız, kodlamanın kavram karşılığının da böyle olmasını arzu ediyorsunuz demektir. Yani başka Kızılay değil, Türk Kızılayı... Öyleyse KIZILAYI’nı kırmızıya boyayarak neden vurguyu bir tarafa kaydırıyorsunuz? Kızılay, Türk’ten daha önemli, o nedenle vurgu onda diyorsanız, Kızılay’ın sonundaki iyelik eki ‘ı’ da mı Türk’ten daha önemli. Biliyorum, iyelik ekini Türk gibi siyah yapmak başka bir ucube doğurur, kabul. Fakat semantik gerçekliğe aykırılık da KIZILAYI gibi bir başka ucube doğurmuş olmuyor mu?
Oysa ülke içinde marka adını herkesin zihninde yer aldığı şekliyle Kızılay olarak korumak, ülke dışındaki faaliyetlerde ise ister belli bir hiyerarşi içinde Kızılay’a eklemleyerek ister tek başına Turkish Red Crescent’ı kullanmak en mantıklı çözüm olurdu.
Bunu tekrar edelim: Anlamsal bütünlük ve semantik hiyerarşiyi gözetmeden grafik tasarım yapamayız.