1 Mayıs 2007 Salı

| Maalesef yeteri kadar yaşlı ve meşhur değilim!

Osman S. Börütecene, “Adresi akıllarda tutulan bir blog yazarı olmak” başlıklı yazısında dünyada büyük izlenme oranını yakalamayı başarmış birkaç bireysel blogdan ve bunların başarılarından söz ederek neden Türkiye’de bu ölçekte başarı elde edebilmiş bloglar olmadığını soruyor. [FOTOĞRAF: PAAVO]


Börütecene’nin yazısına yapılan yorumlarda adım da geçtiği için ilgi duydum ve adreslerini verdiği Dooce, Robert Scoble ve Michelle Malkin bloglarını inceledim. Öncelikle yorumların ilgi bölümlerini alıntılayıp sonra görüşlerimi aktarayım.

FATİH ARSLAN: Türkiye’de biraz zor iş, bu yazarlara bakılınca hepsi yaşını almış gidiyor. Bir kere internet kullanıcısı da güveniyor, çoçuk, genç fark etmiyor. Bir bildiği vardır diyorlar, diğerleri de öyle. Fakat ben Türkiye’de elle tuttulur, yaşlı, işinde profesyonel bir blogcu görmedim. Var mı acaba? Ayrıca Scoble gerçekten güzel. Okunası bir Blog’u var. Diğer ikisini bilmiyordum.

OSMAN S. BÖRÜTECENE: Ben de Türkiye’de belli bir yaşı aşmış ve çok tanınan birine rastlamadım blog dünyasında. Selim Tuncer bu tanıma uyacak kadar yaşlı ya da meşhur mu?

FATİH ARSLAN: Evet Selim Tuncer var. Ben keyifle okuyorum, fakat yukarıdaki kategoriye girmek için yazıların da kısa olması gerekiyor herhalde:) En az 2-3 sene içinde bizden de birileri çıkar gibime geliyor. Tabi internete sansür gelmezse…

Osman S. Börütecene, sorusuna ikinci yazısında cevap aramaya devam ettiği için benim konuya dalmama gerek yok. Ancak, tabii ki başarının nedenini tek başına buna bağlamayacağım, ama sözünü ettiği blogların İngilizce gibi bir dünya dilini kullanma avantajlarının kulak ardı edilir bir şey olmadığını hatırlatmış olayım.

Bana gelince, Osman S. Börütecene’ye, Fatih Arslan’a ve buranın sadık ziyaretçilerine öncelikle teşekkür ediyorum. Sonra da, her şeyden önce “belli bir yaşı aşmış ve çok meşhur” tanımlarına uymadığımı, daha da önemlisi “tematik” bir bloğun sahibi olduğumu söylemek istiyorum. Özellikle belli bir yaşı aşmamış olduğum yönündeki iddia Börütecene’ye ait olduğu için ona katılmakta herhangi bir sakınca görmüyorum.

Bloğumla ilgili beni en çok sevindiren şey ise, ziyaretçisi sayısından daha çok, “tema”yla pek de ilgisi olmayanların yine de burayı keyifle takip ettiklerini söylemeleridir ki, bu da benim için az bir övünme vesilesi değildir.

Daha parlak hedefler için yarışa girecek nefes yok bende!