Ali Atıf Bir, Bugün’deki önceki günkü köşesinde şu günlerde TV’lerde yayımlanan Pakplast’ın lansman filmine dikkat çekmiş ve çok da yerinde tespitlerde bulunmuş...
Aslında bu reklam filmi, daha önce benim “Güzellik bizzat mesajın kendisi olur bazan...” başlıklı yazımda incelediğim bir başka reklam filmi vesilesiyle dile getirilmiş değerlendirmeler için yeni bir ‘vaka’ özelliği taşıyor. Hatta, “Bu reklamın yu-es-pi’si ne oluyor şimdi arkadaşlar?” başlıklı yazım için de... Bu nedenle Atıf Hoca’nın ardından ben de Pakplast’ı kutlamak isterim. Özellikle de sürüden ayrılma cesaretini gösterdiği için.
Ali Atıf Bir’in yazısının tamamını buraya alıyorum:
“Fırat Boru’nun ‘Tut Şunun Ucunu Döşeyelim Abi’ reklamı bir döneme damgasını vuran kült reklamlardan... Hatta öyle oldu ki Fırat’ın bu reklamı boru sektörünün ‘ideal reklamı’ olarak rakip boru reklamlarının ‘seviyesini’ de belirlemeye başladı. Ortalık bir ara ucundan, kıyısından, ortasından, tutan reklamlardan geçilmemeye başladı.
Bir ara bu yoldan ayrılıp ustaları ekranda İngilizce konuşturan boru reklamlarına geçenler olduysa da aslında bu reklamlar da ‘Tut Şunun Döşeyelim Abi’nin çizgini takip eden reklamlardı. Ve geçen hafta bir yiğit çıktı merdane ‘Tut Şunun Ucunu Döşeyelim Abi’ türü boru reklamlarına öyle bir meydan okudu ki ağzın açık kalmaması mümkün değil! Reklamda yeni boruyla karşılaşan su canlanıyor, kanlanıyor, şaha kalkıyor.
Reklamın mesajı şu: Bizim borumuzu gören su aşka gelir. Marka? Pakplast... Yani bildiğimiz Pakpen, marka genişlemesi yapmış. Fikri beğendim. Herkes zik derken birileri ancak zak derse başarılı olur. Pakplast da yeterince cesur davranıp zak’ın tam ortasına çakmış. Eğer Pakplastçılar entegre iletişimi de yeterince başarırlarsa bu yoldan güçlü bir boru markası doğacağına eminim. Yeter ki açılan yeni yolda tutarlı ve sürekli iletişim yapılsın. Cesaretiniz için teşekkürler Pakplastçılar!”
Yalnız Atıf Hoca’nın, filmin mesajını, “Bizim borumuzu gören su aşka gelir.” şeklinde ifade etmesine küçük bir itirazım var. Bu, filmin görünen mesajı olabilir, ama toplamda algılanan mesajın çok daha güçlü ve etkili olduğunu, hatta bir cümleye sığdırmanın da pek mümkün olmadığını kabul etmemiz gerekir.
Şimdi de çok hayati bir not: PVC sektörüne, sanırım kapı ve pencere profilleri üretimiyle giren Pakpen, tüm marka genişlemesinin görsel çoğalımını haklı olarak Pakpen logosu üzerinden yapıyor. Pakplast logosu da böyle yaratılmış. Ancak ne yazık ki, Pakpen amblem ve logosu hem teknik hem de estetik açıdan bir felaket! Şirketin, ne tipografiden ne de grafik tasarım ilkelerinden zerre kadar haberi olmayan biri tarafından zamanında çiziktirilmiş bu garabeti daha fazla sırtında taşıması halinde yaratacağı her “güzellik” kirlenecektir.
Şu anda Pakplast filmini, sonunda çıkan logonun kirlettiği ve filmde coşkuyla çağlayan tonlarca suyun bunu temizleyemediği gibi...