Belki birkaç yıl olmuştur; Güven Borça’nın “Türkiye’nin (milli) forma rengi değişebilir mi?” başlıklı bir yazısını okumuştum. Bu yazısında “Eğer sıradanlıktan çıkıp bir marka gibi ayrışmak ve kendimize farklı bir kimlik oluşturmak istiyorsak milli forma rengimizi değiştirmeyi düşünmeliyiz.” diyordu. Doğrusunu isterseniz, fikrin çok zekice, ama gerçekten zekice olduğunu kabul etmeme rağmen çok uçuk bulmuştum.
Uçuk bulmamın nedeni, kendisinin de ifadesiyle, önerinin memleketteki kan-bayrak edebiyatı engelini aşamayacağını düşünmemden kaynaklanıyordu. (Gerçi rağbet göreceğine o da pek inanmıyordu ya!)
Önerinin çok zekice olmasına gelince... Marka ayrışması bir yana, düşünsenize, isminden dolayı (türk mavisi, turkuaz, turquoise) başka hiçbir milli takımın asla kullanamayacağı bir rengin sahibi oluyordu milli takımımız. Zaten Borça da “Bu rengi sahiplenirsek bir daha başka hiçbir ülke ilelebet bunu kullanmaya cesaret edemez, bizim zihinlerde tescilli kimliğimiz olur.” diyordu.
Öneri, çok doğru bir gerekçelendirmeyle yapılmıştı: “Kırmızı, dünyanın tüm önde gelen ülkelerinin bayraklarında yer alan ve ayrışması çok zor olan bir renktir. Sayıları ve etkinlikleri hesaba katıldığında sanırım gelecekte Çin tarafından sahiplenilecek bir renktir ki sanatta, dekorasyonda da kırmızı ağırlığı sizi Çin’e götürür. Türkiye renkleri ise bence çini ve denizlerle özdeşleşmiştir ve maviye kaçar. Ortalama dünya vatandaşının zihninde Türkiye kırmızı bir ülke değildir. Ya da Kore’yi düşünün. Dünya şampiyonasında statları kıpkırmızı yaptılar. Eğer kırmızı üzerine gideceksek onu aşmalıyız ki zihinlerde Türkiye ile kırmızı eşleşsin. Bu da zor görünüyor.”
Geçen yıl içinde, spor haberleri arasında yer alan, milli takımın dış sahalarda Nike tarafından turkuaz-beyaz olarak dizayn edilmiş formalarla oynayacağına dair küçük haberlerler gördüğümde çok şaşırmış, ama yine de bu önerinin hayata geçeceğine inanamamıştım.
Dün akşam Belarus-Türkiye maçında milli takımımızı turkuaz renkli formalarla görünce, e artık inandım. Bu, Borça’nın önerisiyle mi uygulamaya geçti, yoksa TFF’de de bazı akıllı adamlar aynı şeyi mi düşündü, ayrıntısını bilmiyorum. Her ne olursa olsun, hem Güven Borça’ya hakkını teslim etmek hem de TFF’yi kutlamak gerekiyor.
Niye bu kadar önemsedim? Bir; kesinlikle Türkiye (milli takım) markası adına doğru bir iş yapılmıştır. İki; toplum olarak karamsarlığa sürüklendiğimiz şu günlerde şablonlara meydan okuma cesaretinin gösterilmiş olmasına çok sevindim.
Bizim delikanlılar da, maçın 2-2 bitmesine üzüldüler, ama yeni formalara bayıldılar. Arkasından da ısrarlı siparişler geldi.
Bir de güzel renktir turkuaz, severim.
Güncelleme [ 28 MART 2008 ]
Konuyla ilgili ne gibi itirazların olduğunu görebilmek için dün gazetelerin spor sayfalarını şöylesine bir karıştırdım. Gerçi, itirazlar özellikle başka sayfalardan da gelebilirdi, ama ne spor sayfalarında ne de diğer sayfalarda herhangi bir kritiğe rastlamadım.
Ama Hürriyet atlamamış ve sitesinde turkuaz formayı oylamaya sunmuş. Tabii oylamanın odağının, bizim burada tartıştığımız meseleyle ilgisi yok. Çünkü “Yeni formaları beğendiniz mi?” sorusuna cevap olarak “Evet, daha güzel” ve “Hayır, güzel değil” şıkları tercih edilmiş. Bu güncellemeyi yaptığımda oylama henüz sonuçlanmamıştı, ama okur yorumlarından anladığım kadarıyla “Evet, daha güzel” diyenlerin yüksek çıkması sürpriz olacak.
Bu arada, nasıl anketse, Hürriyet aynı soruyu bazı önemli spor yazarlarına sormuş. Bu yazarlar arasında kırmızı-beyaz diyenlere gaz vereceklerin sayısı da çoğunlukta! Mesela Kazım Kanat demiş ki: “Bu milli takım benim takımım değil. Rengi yeşil. Üstelik içinde oynayan oyuncu Marco. Ulusal değerleri bir kenara atamazsınız. Sırf moda olsun diye, sırf sponsorlar para kazansın diye formanın rengini değiştirmek bir ulusa hakarettir. Böyle yüce değerler, yani kırmızı-beyaz forma ancak referandumla değişir. Halka soracaksın, o formanın bir hikayesi var.”
Turgay Şeren de geri kalmamış: “Ben bu formayı kabul etmiyorum. İsteyen kabul eder. Bu zevk meselesi diyorlar. Ama bu zevk meselesi değil. Milli Takım forması zevk meselesi olamaz.”
Adnan Aybaba ise tam bir marka uzmanı olarak konuşmuş: “Burada bir imaj olayı var. Türkiye'nin bir imajı var. Bu formalarla EURO 2008'de imajımızı ortaya koyamayız.”
Olumlu görüş bildirenler ise Selçuk Yula ve Gürcan Bilgiç... Özelikle Bilgiç, tam da burada savunulan görüşleri dile getirmiş: “Turkuaz renge karşı değilim. Bu rengi taşıyan başka milli takım dünyada yok. Turkuaz da Türkler'le anılan bir renk ve Milliler de önümüzdeki senelerde Portakallar (Hollanda) ve Gök Mavililer (İtalya) gibi marka olabilir. Bu formaları 100 metre ileriden görsen tanırsın.”
Güncellemeyi uzatmadan iki de okur yorumu aktarayım:
“Yarın bayrağın rengini de değiştirir bu zihniyet. Nasıl da kolay oynanabiliyor bazı şeylerle. Bunlara haddini bildirmek her Türk vatandaşının görevidir. Kırmızı ve beyaz gelmeden bu takım benim milli takımım olamaz.”
“Kırmızı beyaz formamız ilk göz ağrımız, ama turkuaz rengi çok hoş ve sıcak olmuş. Forma tasaramında biraz daha çalışılırsa, kanımca daha güzel bir şey ortaya çakacaktır. Turkuazzzz beyazzzz, şampiyonnnn Türkiyeee...”
Tahmin edebileceğimiz, hatta tahmin ettiğimiz tepkiler... Ama bu tepkilerin çok önemli bir kısmı hamasi, bir kısmı da kişisel beğeni sınırları içinde kalıyor.
“Ben turkuazı sevmem.” diyenlere ve bunu zevk meselesi olarak görenlere hiçbir şey söyleyemem. Ama kan ve bayrakla itirazlarını seslendiren milliyetçi söylem sahiplerine bir çift laf etmeliyim: Eğer milliyetçiliğin bir anlamı da milli menfaatlerden yana tavır almaksa, bu vakada da turkuaz milli menfaate, yani “sıradanlıktan çıkıp bir marka gibi ayrışmak ve kendimize farklı bir kimlik oluşturmak” hedefine uygunsa, milliyetçi tavır kırmızıyı savunmak değil, tam da Borça’nın uzman görüşünü dikkate alarak TFF’nin uygulamasına destek vermektir.
Güncelleme [ 1 NİSAN 2008 ]
Hürriyet, yaptığı anketi ve sonuçlarını açıklamayı unuttu.
Bu arada, sakın 1 Nisan şakası sanmayın ama, CHP Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan, kırmızı-beyaz renkli Milli Takım formasının turkuaz renkle değiştirilmesini “Atatürk’ün fulboldaki izi silinmek isteniyor.” gerekçesiyle TBMM gündemine taşımış.
Bir haber sitesinde yer alan haberin devamı şöyle:
“Aydoğan’ın, Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu’nun yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, ‘Yeşil sahalarda formasının yarattığı etkiyle ay-yıldızlılar olarak anılan ülkemizin bu şekilde anılışından rahatsızlık mı duyulmuştur?’ ve ‘Böyle bir maneviyat ve en kutsal değerimiz olan bayrağımızın renklerini taşıyan A Milli Futbol Takım formasının renklerini turkuaz yapmak hangi ihtiyaçtan doğmuştur?’ gibi sorular yer aldı.
AK Parti hakkında hazırlanan kapatma davası iddianamesinin zayıf bulunması üzerine, yargılama sürecinde Başsavcı tarafından bir ek iddianame hazırlanabileceği öne sürülmüştü. Şimdi, turkuaz formanın da kapatma dosyasına girip girmeyeceği merak ediliyor.”
Haydaaa!